1957 yılında, Malatya’nın Yeşilyurt ilçesinde doğdu. Mesleğe
1985 yılında iki tabela üretimi ile başladı. Yücel Bilgisayar’ın 150x400
ebatlarındaki tabelasını Yeşilyurt’ta bulunan evinde, 15 gün boyunca şablonları
cetvellerle çizerek, fırçalarla gölgelendirerek ve jiletlerle keserek yaptı.
Zor şartlar altında mesleğe başlayan Kınacı, dönem içerisinde Malatya’nın önde
gelen ustalarından birisi olmayı başardı.
Sonraki yıllarda büyük ve küçük ölçekli pek çok firma ile
çalışan ve halihazırda kendi iş yerlerini açan zamanın çıraklarını yetiştiren
Kınacı, 2008 yılına dek bir çok firma ile ortaklık kurdu.
2008 yılında Kaan Kınacı Reklam adıyla kendi iş yerini açtı.
Mahmut Usta ve kendisi olmak üzere 2 kişi olarak başladıkları dükkan, zamanla
10 çalışan sayısına ulaştı ve bu şekilde devam etti. Bu esnada Malatya’daki ilk
baskı makinasını alan Kaan Kınacı Reklam, CNC, Plotter ve İstanbul Reklam’dan
aldığı baskı makinası ile ekipmanlarını arttırdı.
Abdulaziz Kınacı, 2016 yılında dükkanını devrederek kendi
isteğiyle emekliye ayrıldı.
06.01.1958 tarihinde Siirt’in Eruh ilçesinde doğdu. 1971 yılında Siirt’te, bir sokak tabelasında gördüğü Yılmaz Güney'in fotoğrafından etkilenerek, 13 yaşında resim çizim yapmaya başladı. Yaşı büyük olduğu için okula gitmek istemiyordu fakat yetim olduğu için komşularının baskısıyla okula başladı. Küçükken Kur'an okuyan ve 6 yaşında Kur'an'ı hıfzeden İpek, Kur'an sayesinde okuma yazmayı daha iyi öğrendi. Yaz aylarında inşaatta çalışan ve ekonomik zorluklardan dolayı arkadaşlarının yardımıyla 1971-74'te Merkez Ortaokuluna giden İpek’e, resim yeteneği çok iyi olduğu için fırça boya temin edip köhne bir yerde, Cumhuriyet Garajı’nda iş yeri açıldı. Bu dönem gündüzleri okuyup, akşamları da iş yerinde çalışarak hayatını sürdürdü.
1974'te Kıbrıs çıkarmasında yara alan "Yavuz Gemisi"ne yurdun her yerinden yardım yağıyordu. İpek de bir aylık gelirini bağışlayarak Yavuz Gemisi'ne katkıda bulundu. Bu yardımı o dönemki basında da yer aldı. 1975 yılında öğretmen lisesini kazandı ve öğretmen oldu. O dönem için 800 kişi arasında ikinci olarak önemli bir başarı elde etti. Mezun olduktan sonra ilk ataması kendi memleketi olan Yokuşbağlar Köyü’ne oldu. Seneler geçtikçe fırça dönemi yavaş yavaş bitti. O yıllarda birçok dev portreler çizdi. 12 Eylül darbe zamanında Siirt'in en yüksek binası olan 6 katlı bir binaya Kenan Evren'in resmini dev bir şekilde çizdi.
Hayatını gündüz okulda ders verip akşamları da iş yerinde fırça ile tablo yaparak geçiren İpek, her zaman öğretmenliğin çok kutsal bir meslek olduğunu düşündü ve mesleğini severek icra etti. 2018 yılında öğretmenlik mesleğine son noktayı koyarak emekli oldu. Özgen Pasajı’nda 44 yıl çalıştı fakat fırça mesleği teknolojiyle birlikte neredeyse bitme aşamasına geldi. Hala 30 yıllık fırçalarını saklayan İpek onları atmayı ve satmayı düşünmüyor. Geçmişte fırçalarıyla yaptığı tablolar sayesinde ailesini geçindiren İpek; dev portrelerin artık fırçayla değil de son model cihazlarla yapıldığını, makinelerin çıkmasıyla ve teknolojinin gelişmesiyle fırçaların tarih olduğunu düşünüyor.
1945 yılında doğdu. Mesleğe 1961 yılında başladı. 63 yılında Şanlıurfa’da reklam ve grafik atölyesi kurdu ve aynı dönemde resim çalışmaya başladı.
1967 yılında Önder Tabela adıyla yeni bir atölye açtı ve daha sonrasında 1970 yılından itibaren çalışmalarını İstanbul’da sürdürdü. 1971 yılında Urfa Ortaokulu’ndan mezun olarak eğitimine kaldığı yerden devam etti. 1980 yılında reklamcı olarak Fransa’yı ziyaret etti, oranın sanat ortamını gözlemleme ve deneyimle şansı yakaladı. Sonrasında sanat çalışmalarını ilerletti ve eserleriyle Şanlıurfa ve Mardin’de karma sergilere katıldı.
Abdurrahman Birden, çalışmalarını halen Şanlıurfa’daki atölyesinde sürdürmektedir.
1945 yılında Şanlıurfa’da doğdu. İlk tabelasını 1964 yılında, ortaokulun son sınıfında iken “Derya Kitapevi” için yaptı. 1964 yılında Şanlıurfa’da reklam ve grafik atölyesi kurdu.
1966 yılında Mersin Öğretmen Okulu’ndan mezun oldu. 1967 – 1992 yılları arasında Şanlıurfa’da ilköğretim okullarında sınıf öğretmenliği ve idarecilik yaptı. Öğretmenlik mesleğinin yanında tabelacılık mesleğini yarı zamanlı olarak devam ettirdi.
1991 yılında Şanlıurfa’da Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Çevre Sanatçıları Atölyesi’nde resim çalışmaya başladı.
Abdurrahman Polat, tabelaları büyük emek harcayarak resimli olarak yapıyordu. Muhtelif zamanlarda Abdurrahman Birben ve Nihat Kürkçüoğlu ile beraber çalıştı.
O yıllarda sanatla uğraşan, fırça ile tabela ve resim yapan ustalar dayanışma içinde yardımlaşarak çalışırlardı. Tabelanın yanı sıra camii süslemeleri de yapılırdı. Abdurrahman Polat’ın, Vali Alpaslan Karaca ve Dergah Camii süslemelerinde emekleri oldu. Tabelanın yanı sıra o dönemlerde bir Şanlıurfa geleneği olarak Hacca gidenlerin evlerinin kapılarına süslemeler yaptı. Bazen elektrik olmadığı için geceleri fanus denilen lambalarla evlerin içini, eyvanını ve duvarlarını süsledi.
Emekli olduktan sonra hüsn-ü hat yazmaya ağırlık verdi. Hat sergileri açtı. Tesbih Sanatı kurslarında yarışmalara katıldı.
Son dönemlerde, gelişen teknolojiye rağmen Şanlıurfa Şıra Pazarı’nın 100 civarında tabelasını arkadaşı Osman Kaya ile birlikte fırça ve boya ile yazdı.
Başta Şanlıurfa olmak üzere İstanbul ve İzmir’de karma sergilere katıldı.
1992 yılında emekli olan Abdurrahman Polat, resim, hüsn-ü hat, grafik ve reklam çalışmalarını Şanlıurfa’daki atölyesinde sürdürmektedir.
1950 yılında İstanbul’da doğdu. 1966 yılında açıkhava reklam sektörüne emek istihdam ederek başlayan yolculuğu 1997 yılına kadar tabela üreticisi olarak devam etti. Gama Reklam’da yapmış olduğu çalışmaları ve patronu Sayın Mehmet Özbakır’ın etkisini hiç unutmadı.
1973 yılında evlenen Adil Aydoğan, Gama Reklam’dan ayrıldıktan sonra 1974 yılında Ali Sür ve Güner Söğütlü ile birlikte Kent Reklam’ı kurdu. 1989 yılında A&A Reklam’ı kurup Kent Reklam ile üretim faaliyetlerini yürütürken A&A Reklam ile satış ve pazarlama faaliyetlerini sürdürdü. 1991 yılında, Cüneydi Opak ve Nejat Özak ortaklığında Teknotan’ı kurdu. Folyo ve makine ithalatları gerçekleştiren Teknotan, 2001 yılında serigrafi baskıda kullanılan en son teknoloji ürünü makinaları ithal ederek Türkiye’de büyük ebat baskıyı başlattı. Teknotan 2300m2 kapalı alanda uzmanlaşmış kadro ve sürekli yenilenen ekipmanlarla günde 10000m2 (4 renk) baskı yapabilme kapasitesi ile faaliyetini sürdürdü. Adil Aydoğan 1998 yılında Oracal A.Ş.’nin kurucu ortakları arasında yer aldı. 2001 yılında ise Nac Digital Group’un kurucu ortağı oldu.
Sektörde her zaman ilkleri gerçekleştiren Adil Aydoğan, 2004 yılında Eurotech firması ile yola çıkıp Türkiye’nin ilk dijital baskı makinesi üreticisi oldu, 30’un üzerinde ülkeye ihracat gerçekleştirdi. 2006 yılında Türkiye’deki ilk dijital baskı mürekkebi olan Stetjet Baskı Mürekkepleri’ni kurdu. 2012 yılında E4X marka dekota üretim sürecini başlattı ve tüm üretim sürecini yakından takip etti.
Açıkhava reklam sektörünün tatlı bir virüs olduğunu dile getiren, sektörün geleceği için üretime çok önem veren, sektöre öncülük eden, iki çocuk babası olan Adil Aydoğan, 30.03.2013 tarihinde ani bir kalp krizi ile aramızdan ayrıldı. Açıkhava reklam sektörü bir çınarını daha kaybetti.
Saygıyla Anıyoruz.
1934 yılında Malatya’da
doğdu.
İlkokul ve Sanat
Enstitüsü’nü okuduktan sonra 1951 yılında Ankara’da Zırhlı Birlikler Okulu’ndan
Ast Subay olarak mezun oldu.
Çeşitli birlik,
askeri okul ve karargahlarda görev yaptıktan sonra 1974 yılında emekli oldu.
1989 yılına kadar
Sağlamgül Reklam olarak sanatını icra etti.
13.03.1943 tarihinde Ankara’da doğdu. İlk ve ortaokulu Ankara'da, liseyi Kayseri'de yatılı olarak tamamladı. Liseden sonra 1964 yılında Ziraat Bankası'nda memur olarak işe başladı. 5 yıl memurluktan sonra bankadan istifa ederek ayrıldı. 1969 yılı sonunda Almanya'ya işçi olarak gitti. 1975 yılında yurda kesin dönüş yaptı. Serbest çalışmak, yeni bir şeyler yaratmak hep hayaliydi.
Ankara'da, Modern Çarşı İş Merkezi’nde pantoğraf ve reklam işleriyle uğraşan emekli bir öğretmenle tanıştı. Bu kişi dükkanını Ahmet Karaman’a devretti. Kaan Ticaret adıyla 1976 yılında ilk ticaret hayatı başlamış oldu. Bu arada Posta Caddesi’nde Öncel İşhanı’nın alt katında eski reklam camiasının yakinen tanıdığı, meslek büyüğü Hayri Altınfırça’nın çalıştığı atölyeyi devir aldı. Bu atölyede plaket, rozet ve asit işleri yapmak için ilk dükkana destek olsun diye faaliyete geçirdi. Markasını “Altın Plaket” olarak tescil ettirdi. Bu yıllarda yazılar letrasetlerle ışıklı masalarda dizilir, pikajları yapılır, prinç ve alüminyum plakalara emayeler dökülürdü. Kendilerinin yaptığı cam şaselerde güneş ışığında pozlandırma yaparak siparişleri o zorluklarla çıkarmaya gayret ediyordu.
40 yıllık çalışma hayatında 30’dan fazla çırak ve ustası oldu. Çoğu dükkan sahibi oldu. 1996-2010 yılları arasında Ankara Reklamcılar Odası Başkanlık görevini yürüttü. Halen çalışma hayatına devam eden ve yeni neler öğrenebilirim diye gayret gösteren Ahmet Karaman, emeği geçen meslektaşlarına saygı ve şükran duygularını iletiyor.
1935 yılında Adana’da doğdu. İlk, orta, lise eğitimini Adana’da tamamladı. Her okul çıkışında, saatlerce tabelacı vitrininden içeriyi seyrederdi. Bu tabelacı, ustası Ayetullah Gülenay idi. Çıraklık dönemine 1947’de onun yanında başladı.
Bu dönemde Melih Soley isminde bir tabelacı Adana’daki tabelaların kenarlarına lambalar dizerek gece görünmelerini sağladı. Önenköprülü ve ustası İstanbul’a giderek G.Viryoni –Zaharyas – Pinhas ile tanıştılar, işin inceliklerini öğrendiler. Bu sayede Tan Kundura tabelası gibi büyük işler yaptılar.
Mutlu Aküleri ve Havilland Kremleri sahiplerinin teşviğiyle İstanbul Cağaloğlu’nda bir yer kiraladılar. Firma adı: Ressam Ayetullah Gülenay. Günün birinde Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi’nde öğretim görevlisi olan Ressam İbrahim Çallı ziyaretlerine geldi. Çallı, Ahmet Önenköprülü’yü akademiye kayıt olması için ikna etti. Böylelikle hem resim hem de iç mimari bölümünü okumuş oldu.
Seneler sonra Gülenay ile anlaşmazlık yaşayınca Mehmet Ilıman’ın ortaklık teklifini kabul etti. Doğan Çeviker’i de yanına aldı. 1960 yılının sonunda İstanbul macerası sora erdi ama bu sayede Adana’da “Ressam Karlıova” adıyla bir firma kurup büyük işler yaptı.
Bir gün Ünal Sineması’nın sahiplerinden sinema afişi talebi geldi. İlk afiş çalışması “Yaralı Ceylan” oldu. Bu afişten sonra bütün sinemalar iş getirmeye başladı.
Burç Şarapları ve Kavaklıdere Şarapları’nın birçok işini yaptılar. Kavaklıdere bu işlerin çoğunu kendi müzesine taşıdı.
Bazı iç muhalefetler yüzünden 1967 yılında reklamcılığı terk etmek zorunda kaldı. O yıllarda renkli fotoğraf olmadığı için, Adana’daki fotoğrafçıların isteği üzerine agrandisman ressamlığına başladı. 7 sene kadar Adana Fotoğrafçılar Dernek Başkanlığı yaptı.
Irak Savaşı yıllarında, oradaki Amerikalılardan çok iş geldi. 1999 yılında şu an halen yanında olan yetiştirdiği elemanı Gülsüm Hatipoğlu’na işin yarısını devretti.
Ahmet Önen
Önenköprülü resim-iş sanatının her dalında faaliyet gösterip yüzlerce talebe
yetiştirdi. Güzel Sanatlar Fakültesi’nin resim bölümüne birçok talebe
kazandırdı. 2001 yılında mesane kanseri olduğunu öğrendi, tedavi süreci
başladı. Bu süreçte işleri Gülsüm Hatipoğlu üstlendi. Ahmet Önen Önenköprülü
faaliyetlerine iş yerinde manevi destekçi olarak bir süre daha devam etti.
Ahmet Önen Önenköprülü
27 Ekim 2020 tarihinde aramızdan ayrıldı.
Saygıyla
Anıyoruz.
1950 yılında Gaziantep Nizip’te doğdu. Mersin Öğretmen Okulu’nda öğrenciyken, güzel olan yazısının ve resminin, öğretmenleri tarafından fark edilmesiyle meslek hayatının yönü belli oldu.
1968 yılında okulu bitirdikten sonra, 18 yaşında İstanbul’a gelerek iş aramaya başladı. Beyoğlu’nda jenerik sinema afişleri yapımıyla mesleğe ilk adımını attı. İlerleyen yıllar içinde birçok tabelacıda çalıştı. Grafik-İş Reklam’da çalışarak bu işiyle kendi firmasını kurdu.
Ahmet Sezer, 2001 yılında Parmakizi Reklam’ı oğlu Serkan Sezer ile birlikte Parmakizi Reklamcılık San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne çevirdi ve halen sektörde hizmet vermeye devam etmektedir.
1958 yılında Kayseri’de doğdu. İlkokul,
ortaokul ve lise öğrenimini Kayseri’de tamamladı. Üniversiteyi ise yarım
bıraktı. Mesleğe olan ilgisi, ilkokul sonlarında çarşıda gezerken gördüğü güzel
tabelaları kendi halinde sulu boya ile yaparak başladı. Cuma amcası, “sen bu
işi seviyorsun, ben sana samur fırça kullanmayı ve yağlı boyayla çalışmayı
öğreteyim” dedi. Cuma amcası, eski ustalardan Dekor Usta’nın yanında çalışmış,
fırçası kuvvetli idi. Yazı, çizimde başarılı değildi, onun için camilerin cam çerçeveli
ayet levhalarını, camın tersinden yağlı boyayla kışın evinde yazardı, yazın
inşaat, boya işlerini yapardı. Amcası, samur fırça kullanmayı ayrıca siyah,
beyaz, sarı, kırmızı, lacivert renklerden yağlı boyalar alıp bunlardan ara
renklerin nasıl yapıldığını öğretti. Tek gördüğü ustası Cuma amcasıydı.
Ortaokul birinci sınıftayken, ilk tabela ve
cam üzeri reklamı berber olan dayılarının tabela ve vitrin camlarına yağlı boya
ile samur fırça ile yazdı. Bunu etrafındaki komşu esnaf da çok beğendi, onların
camlarına da yazılar yazdı ve onların eş dostlarının da işlerini yaptı.
1972 yılında ortaokul ikinci sınıftayken
derslerde kullanılan coğrafi bölge haritasını yağlı boya ile yaptı. Resim
dersinde, öğretmeni herkesten yağlı boya serbest resim istedi, her sınıftan bir
resim seçilerek sergiye konulacaktı. Ahmet Türkmen’in yaptığı Kurşunlu Camii
resmi, sergideki resimler arasında birinci seçildi. Bu başarıdan cesaretle,
Aydınlıkevler Ortaokulu karşısındaki küçük bir dükkanı amcası ile birlikte
kiraladılar. Amcası boş zamanlarında burayı kullanacaktı, inşaat işlerinin
takımlarını buraya koyuyor, adres olarak burayı gösteriyordu. Tabelacı olarak
işe ilk burada başladı. O sıralarda Kayseri’de Yeni Sanayi yeni kurulmuştu ve
cepheler geniş olduğundan sac tabela yerine cephelere yazı yazılıyordu,
buralarda çok iş yaparak mesleğinde müşterileri artmaya başladı.
Değerli ustaların yaptıkları tabela
çalışmalarından esinlenerek yağlı boya ve fırça ile yaptığı işlere Ressam Ahmet
imzası kullanıyordu. Işıklı reklam işini de yapıyordu.
1976 yılında Hastane Caddesinde Türkmen Reklam
olarak çalışmaya devam etti. Gündüzleri çalıştığı için aynı yıl, ortaokuldan
sonra ara verdiği eğitimine Akşam Ticaret Lisesinde başladı ve 1980’de bitirdi.
Yağlı boya ve fırça ile yapılan tabela
çalışmaları 1980’lerden sonra, kartondan yazılar çizilerek, içi boşaltılarak,
şablonlar yapılarak, pistoleyle yazılmaya başlandı. Böylece işler daha seri
çıkmaya başladı, fırça ile verilen bombe ve gölgeler pistoleyle daha kolay bir
şekilde çalışılıyordu.
1985’lerde Kayseri’de bir ilk olan reklam
panolu K.B.B. otobüs duraklarını, 250 adet reklamlı durak yapımını
gerçekleştirdi.
1990’lardan sonra bilgisayarlı plotter ile
yazım, kesim işleri başladı. Folyo yazı işlerinden sonra artık boya ile yazı
işi dönemi de bitiyordu.
1993’te yine bir ilk olan, K.B.B. otobüsleri üzeri
%100 folyo giydirme reklam ve kuşak reklamları yapmaya başladı.
1995’lerde boya ve fırça ile duvar reklamlarıyla
Akapen ile duvar reklam çalışmasına başladı, Türkiye’nin birçok vilayetinin
giriş ve çıkış noktalarında, şehir merkezlerinde ve bina kör cepheleri üzerinde
yapıldı. Başka ulusal firmaların da reklamlık duvar kiralama ve reklam uygulama
işlerini yaptı.
2002 yıllarında 3M Arizona dijital baskı
makinası alarak dijital baskı işlerine başladı, daha sonra Vutek 2300, 3300,
5320 serisi 3 adet ayrıca 320 Spectra ve bir adet iç mekan ile Anadolu’da baskı
merkezi olarak çalışmaya başladı. Ayrıca cnc kesim ve lazer kesim makineleri
alarak kesimler yapmaya başladı.
2007 yılında emekli oldu. Atölyesinde onlarca
eleman yetiştirdi. İş yerini 2010 yılında, çıraklıktan beri yanında yetişen
oğlu Selman’a devretti, oğlu Selman da yenilikleri takip ederek başarıyla devam
etmektedir. Oğluyla birlikte aynı atölyede meslekle ilgili çalışmalar
yapmaktadırlar.
Evli ve üç çocuk babası olan Ahmet Türkmen,
reklamcılık adına mesleğe emeği geçen bütün ustalara saygı ve şükranlarını
sunuyor.
Sanatçı bir ailenin üyesi olan Alaattin Türkben 1923 yılında Aydın’da doğdu. Küçük yaşlardan beri resim çalışmaları yaptı ve birçok hocadan özel ders alarak resim çalışmalarını geliştirdi.
Ar Reklam firması sahibi olan sanatçı 20 yılı aşkın bir süre Necip Akar Holding’in reklam ressamlığını yaptı. Son yıllarda tamamıyla resim sanatına ağırlık veren sanatçının yurt içi ve yurt dışı birçok özel koleksiyonlarda eserleri bulundu. Kendine özgü bir çalışma tarzı olan Alaattin Türkben eserlerinde özellikle portre çalışmalarına ağırlık vermiştir.
Bir İstanbul Beyefendisi olan Alaattin Türkben 2011’de 88 yaşındayken hayata gözlerini kapadı.
Saygıyla Anıyoruz.
Çaycılıktan tabelacılığa uzanan bir hayat hikayesi olan Ali Baş, 1954 yılında Çanakkale ilinin, Gelibolu kazasının Adilhan Köyü’nde doğdu.
İlkokulu bitirdikten sonra ailesi ile birlikte İstanbul’a taşındılar. Mesleğe ilk adımını 1969 yılında attı. Mesleğine, 1971 yılında Ofis Reklam’ın sahibi rahmetli Cemil Altınbay’ın ve sonrasında İsmet Tomaç’ın yanında devam etti.
Yaz aylarında Samsun, Bursa, Konya, Kayseri ve İzmir’de gerçekleşen fuarlara giderdi. O dönemlerdeki çalışma şartları ve olanaksızlıklar düşünülünce, yapılan işin ve usta olmanın zorluğunun ortaya çıktığını dile getiren Ali Baş, 1980 yılında Aksaray’da ilk firması olan Eser Reklam’ı kurdu. Genellikle esnafla, butiklere çalışırlardı.
O dönemlerde altın varakla cama yazılan apartman yazıları çok revaçta idi, Ali Baş günde 5-6 tane apartman yazısı yazardı. Ayrıca şirketler de her aracın üzerine yazı yazdırırlardı. Ali Baş da bir süre araç yazılarını devam ettirdi, ilk büyük işi Filiz Makarna’ydı. 100 civarında arabanın üzerini yazmıştı. İşine aşık olan Ali Baş, yaptığı her işi evladı gibi görür, hepsine ayrı özen gösterirdi.
1988 yılında firmasını kapatıp, Ajans Ges firmasında ustabaşı olarak hizmet vermeye başladı ve bu firmada 10 yıl çalıştı. O dönemlerde dijital baskı makineleri olmadığı için resimli pistole çalışmaları yaptı. 1997 yılında sağlık problemleri nedeniyle Ajans Ges’ten ayrıldı. Uzun bir süre serbest çalıştıktan sonra 2009 yılında Norm Design firmasında çalıştı.
Üç çocuk babası olan ressam Ali Baş, serbest çalışarak halen sektörde hizmet vermeye devam etmektedir.
1945 yılında Şanlıurfa’da doğdu. Orta ve lise öğrenimini Şanlıurfa’da tamamladı.
Sanatçı bir ailenin büyük oğlu olan Ali Dörtbudak, Hattat Mahmut Dörtbudak ve edebiyatçı M.Veysi Dörtbudak’ın ağabeyidir. Resim ve nakkaşlığa olan merakından 1959-1960 yılları arasında amatör çalışmalar yaptı.
1963 yılında “Ali Usta” adıyla kendi dükkanını açarak oto boya, tabela ve nakkaşlık yaptı.
O dönemlerde Şanlıurfa’da Hacca gitmiş insanların evlerinin avlusuna, kapı ve pencere kenarlarına, dış kapı üstüne süslemeler yapılması bir gelenekti. Bu süreçte Ali Dörtbudak da birçok evde günlerce çalışarak nakkaşlık ve ressamlık yaptı. 1965 yılında vatani görevini tamamladıktan sonra işine geri döndü.
İlerleyen yıllarda Şanlıurfa Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı Harrankapı Sağlık Atölyesi’nde kadrolu oto boya ve tabelacı olarak çalışmaya başladı. Boş zamanlarında ressamlık ve nakkaşlık yapmaya devam etti. Sağlık Müdürlüğü’nden emekli olduktan sonra Şanlıurfa’nın tarihi yapılarını yağlıboya tablo olarak resmetti.
Ali Dörtbudak’a çıraklık eden kardeşi Abdülkerim Dörtbudak bir anısını şöyle anlatır: “Birgün Ali Ustayı Şanlıurfa merkezde bulunan Hasanpaşa Camii süslemesi için çağırırlar. Çalışmalar başlar minberi süsler ve küçük bir minare görüntüsü verir, minarenin alem kısmını yaldız boya ile boyar. Namazdan sonra cemaatten biri ışıkları kapamak ister, bütün düğmelere basar ve “minarenin üstündeki alem sönmüyor” der. Çünkü minarenin alemini, yanan bir lamba zannetmiştir.”
Beş çocuk babası olan Ali Dörtbudak 2005 yılında vefat ederek aramızdan ayrıldı.
Saygıyla Anıyoruz.
1957 yılında Ankara’da doğdu. Meslek hayatına 1975 yılında Ankara’dan İstanbul’a pleksiglas ve reklam malzemeleri satan bir işyeri açmak için gelen babası Hasan Dölek’in yanında başladı.
1975 – 1983 yılları arasında İstanbul ve Türkiye geneline reklam malzemeleri satışı yaparak mesleğine devam etti. Açıkhava reklamcılığında imalatçı olarak yer almak için 1983 yılında Has Reklam adı altında bir aile şirketi kurdu, 1992 – 1993 yıllarında aynı firma ile promosyon sektörüne de hizmet vermeye başladı.
1997 yılında babası Hasan Dölek emekli olup ticaret hayatını bırakınca Ali Mithat Dölek de CMN Reklam Promosyon Ltd. Şti.’ni kurdu ve hem promosyon hem de açıkhava reklamcılığındaki yoluna tek başına devam etti. Ali Mithat Dölek, CMN Reklam Promosyon Ltd. Şti.’ndeki görevi ve aktif faaliyetlerini sürdürmektedir.
1960 yılında Ankara’da doğdu. Mesleğe 1975 yılında Burhan Avcı’nın yanında başladı.
Elinden her iş gelmesine rağmen o da ustası gibi fırça işini sevmedi. Dönemin bitmek bilmeyen montaj işlerine alternatif çözümler üretti, tüm işleri düzgün ve hatasız halletmesiyle ustasının beğenisini kazandı. Burhan Usta, zamanında Arif Taylan’a öğretebileceği fazla bir şey olmadığını çünkü ne görürse hemen öğrenip beceriyle uyguladığını söylerdi.
Bir dönem uzaklaşıp başka bir sektörde ustabaşılığı yapmasına rağmen, arkadaşlık bağlarının ağır basmasıyla sektöre döndü. Arif Taylan, Rasim Uçar ve Cavit Ceylan ile beraber çıktığı yolda en ağır reklam işlerine talip oldu ve beraber Türkiye genelinde reklam panoları için reklam atölyelerinin acil üretim ve montaj ekibi oldular. Arif Taylan, halen Raca Reklam Tanıtım İnş. Elekt. San. Tic. Ltd. Şti.’nde bu ekiple reklam sektöründeki faaliyetine devam etmektedir.
Eski adı Yugoslavya olan şimdiki adıyla Makedonya’da 1948 yılında doğdu.
Mesleğe 1960 yılında Bursa’da Sami Tartan’ın yanında çırak olarak başladı. Askerlik çağına kadar Rahmi Tartan ile çalıştı. Askerlik sonrasında ise 1946 yılında kurulmuş olan Zuhal Tabela firmasından Süleyman Seymen ile ortak olarak kendi işinde çalışmaya başladı. Ortağı Süleyman Seymen’in vefatından sonra mesleğe tek başına devam etti.
Mesleğe başladığı ilk yıllarda otobüs yazıları, kontrplak üzerine yazı, yol ve dükkan tabelaları sıklıkla yaptığı işler arasında yer aldı.
Işıklı reklam tabelalarının sonraki yıllarda ortaya çıktığını söyleyen Arif Tumba, Bursa’da Zuhal Tabela adlı firmasıyla sektöre hizmet vermeye devam etmektedir.
1954 tarihinde Tekirdağ, Saray, Büyük Yoncalı’da doğdu. Lüleburgaz Kepirtepe İlköğretim Okulu’nu 1972 yılında bitirdi. Sonrasında ilkokul öğretmeni olup mesleğini 12 yıl sürdürdü.
Öğrencilik ve öğretmenlik yıllarında geçimini sağlamak için tabelacılık yaptı. 1984 yılında öğretmenlik görevini sonlandırdı ve açıkhava reklamcılığı işine devam etti.
Mesleğini büyümeden-büyütmeden, büyük işler yapmadan, yaptığı işten zevk alarak sürdürmeyi ilke edindi. Ustası sadece mesleği değil, bu hayat felsefesini de öğretti. Bir gram bal için bir kilo keçiboynuzu çiğnemenin anlamsız geldiğini söyleyen Aydın İlkkan, fırça sallamaktan gelen bir kişi olmasına rağmen yeniliklere hep açık oldu, sektörle ilgili gelişmeleri yakından takip etti. Öyle ki, “Uygarlık öyle kuvvetli bir ışıktır ki kendisine bigane olanları yakar, mahveder” sözünün anımsattıklarını belleğinde hep canlı tuttu.
Mesleğinde hiç aracı olmadı, yapabileceği işleri aldı, yapamayacaklarını tanıdığı ilgili kişi ya da kurumlara havale etti. Sektördeki tanınırlığını ve bilinirliğini kazanma kaygısı olmadan, işini oyun oynar gibi yapmasına borçlu olduğunu söyleyen Aydın İlkkan, meslektaşlarıyla ve meslek kuruluşlarıyla hep diyalog içinde oldu. Meslek fuarlarını ticari bir alan gibi değil, ilişkileri sıcak tutmanın bir vesilesi gibi gördü ve her yıl en az iki meslek fuarına katıldı.
2006 yılından bu yana sektörde kullanılan LED ürünlerine özel ilgi gösterdi ve o yıldan beri LED ürünlerinin ithalat, satış ve uygulamasını yaptı. Özel birkaç konuda ilk olmanın gururunu yaşayan Aydın İlkkan sayısı çok olmamakla beraber çalışanlarıyla bir aile olmaya özen gösterdi. Meslek içi eğitime önem verdi.
Bilgiye hep açık olan, paranın fonksiyonunu bilip kabul ettikten, işini onun bir parçası olmadan severek yaptıktan sonra hayatın daha güzel, daha anlamlı olduğuna inanan Aydın İlkkan, Cevizlibağ Reklam Ltd. Şti.adlı firması ile sektöre hizmet vermeye devam etmektedir
1952 yılında Erzincan’da doğdu. 1963 yıllarında İstanbul Fatih Draman’da Pertevniyal Lisesi’nde okurken, okul tatilinde Doğan Reklam’da klemens bağlayarak mesleğe başladı.
O dönemlerde Eti bisküvilerinin ışıklı reklamlarını yaptı. Bir müddet çalıştıktan sonra Doğan Reklam’dan ayrıldı. Sonrasında Tepebaşı’nda bir firmada çalıştı ve ardından Gama Reklam’da yaklaşık bir buçuk yıl çalıştıktan sonra askerlik vazifesini yerine getirmek üzere askere gitti. Askerden döndükten sonra bir süre daha Tepebaşı’nda çalıştı.
1976 yılının Temmuz ayında Tepebaşı’nda kendi firmasını kurdu. Arçelik, Beko, Demirdöküm ve Aygaz için projeler yaptı.
2002 yılında firmasını Maltepe’de kendisine ait olan binaya taşıdı. Alfa Romeo, Honda, Halk Bankası gibi birçok firmanın, ilk reklam işlerini yaptı.
O günkü koşullarda çalışma şartlarının zorluğuna rağmen reklam piyasasına teknolojik olarak çok büyük katkılarının olduğunu belirten Ayhan Karaman, Ajans Alfa Reklamcılık Ltd. Şti. adlı firması ile sektöre hizmet vermeye devam etmektedir.
1957 yılında Kosova, Üsküp’te doğdu.1969 yılında ailesiyle birlikte Bursa’ya yerleşti. Üsküp’te başladığı öğrenimini Bursa’da tamamladı. Aynı yıl tesadüf eseri çalışmaya başladığı bir akrabasının atölyesinde açıkhava reklamcılığına ilk adımını attı.
İşlerinde çok titiz olan, Bursa’nın değerli ustalarından Süleyman Gümüş’ün yanında 10 yıl çalışarak çıraklık, kalfalık ve ustalığa ulaştıktan sonra askerlik görevi için işinden ayrıldı. 1979 yılında terhis olduktan sonra bir arkadaşıyla birlikte küçük bir atölye kurarak Hisar Reklam adı altında açıkhava reklamcılığına başladı.
O dönemlerde fırça ile iş yapan, tabelacı denilen küçük atölyeler vardı. Aziz Eren, 1979 yılında böyle bir atölye kurarak işe başladı. Dükkanını Bursa’da bir pasajda açarak o dönem için alışılmamış bir seçim yaptı. İnsanların tabela yaptırmak için pasajlara gitmediği bir dönemde, kaybedecek bir şeyi olmamasının cesaretiyle dokuz m2’lik atölyesinde üç bin lira kira ile işe başladı.
İlk başlarda müşteri bulmakta zorluk çekti, yoğun görünmek için boş tenekelere hayali tabelalar yaptı. İş alabilmek için tabelalara çok ucuz fiyatlar verdi ancak yine de dükkanına gelen giden olmadı. En sonunda bir gün dükkanına gelen müşteriye tabelanın normal değerini söyledi, çok yoğun olduklarını işi beş güne yetiştirmeye çalışacağını söyledi. Fark edilebilmek için herkesinkinden farklı ve itinalı bir iş çıkardı.
Ayrıca Aziz Eren, Hisar Reklam’ın tabelalarının montajını kendisi yapardı. Bu özelliği, montaj yapmayan Bursa tabelacıları arasında öne çıkmasına yardımcı oldu. Yaratıcılığa verdiği önem ve özenli işleri de buna eklenince Hisar Reklam bilinen ve rakiplerinden sıyrılmış bir atölye haline geldi. Bu sayede, Hisar Reklam’ın dokuz metrekarelik bir dükkanda başlayan yolculuğu, açıldığı tarihten 11 sene sonra, 1990 yılında, 25 kişilik bir kadroya dönüştü.
İstanbul’da Bahar Reklam’ın duvar reklamlarından etkilenen Aziz Eren, kendi çabasıyla bu işe başlayarak Türkiye çapında duvar reklamları yaptı. Bu işi 1989 yılında kendi isteğiyle bıraktı ve atölye işine geri döndü. Hızla gelişen sektöre 1989’da ilk plotterini alarak ve bölgeye ilk alüminyum ışıklı kasayı getirerek ayak uydurdu.
1998-99 yıllarında sektörü dünya ölçeğinde değerlendiren Aziz Eren, işlerine solvent makinelerini de kattı. 3.500 m2’ye çıkan kapalı alanları sonraki 10 yılda da yatırımlar takip etti. 2002 yılında büyük bir yatırımla dijital baskı makinesi getirdi ve NUR markalı bu makinenin daha sonra distribütörlüğünü aldı. 1992’de Romanya’da, 2003 yılında Arnavutluk’ta firmalar kurdu.
Dokuz m2’lik küçük bir dükkanda başlayan Hisar Reklam’ı, işine olan bağlılığı ile zorlu geçen günlerin ardından kendi ayakları üzerinde durur sağlam bir yapıya kavuşturan Aziz Eren, teknolojik yenilikleri takip edip ilk Türkiye uygulamalarını yaparak sektör içerisinde ‘farklılık’ kelimesiyle anılır oldu.
Eren, sektöre yeni giren meslektaşlarına öğüdünü: “Ben buradan sektördeki genç arkadaşlarımıza, bu pazara yeni giren yeni reklamcılara eğitimsiz hiçbir yere varamayacaklarını bir kere daha söylemek istiyorum. Başarılı olmaları için sürekli yeni şeyler yapmaları lazım. Bunu başarırlarsa bu sektörde kazanç sağlarlar. Bu sektör hiç bitmez. Üretim olan bir ülkede reklam şart. Üretim yoksa ticaret vardır ve gene reklam şarttır. Reklamsız hiçbir şey olmaz.” Sözleriyle ifade etti.
2010 yılında aramızdan ayrılan Aziz Eren’in kurduğu Hisar Reklam, bugün kardeşi Orhan Eren ve kızı Öznur Eren yönetiminde Erhisar Reklam Ajansı ve Reklam Mlz. San. Tic. Ltd. Şti. ismiyle, sektörün önde gelen firmaları arasında yer almanın mutluluğunu yaşıyor.
1931 yılında Ankara’da doğdu.
Çocuk yaşlardan başlayarak çalışmış, ilk defa 1955 yılında İzmir’de profesyonel olarak tabelacılığa başlamıştır.
Daha sonra bir Amerikan şirketinde beş buçuk sene formen olarak mesleği ile ilgili çalışmıştır.
1961 senesinde tekrar kendi iş yerini Kurşunlu Çarşı’da Rahmetli Mustafa Hozman Usta ile ortak olarak açmıştır. Birkaç sene sonra kendi başına 1990’lı yıllara kadar devam eden Doğan Reklam Tabela’yı Hamamönü semtinde kurmuştur.
Pantoğrafçı Bekir Usta olarak tanınmaktadır.
Zamanının iyi ustalarını Hayri Bey, Cem Usta, Damgacı Kemal Belgin vs. olarak sayıyor.
Yaptığı yenilikçi işler arasında mobilyacılara motif kalıpları, kesme alüminyum ve ahşap harfler vardır.
Daha sonraları merak sardığı pantoğraf makinalarını 1980’li yıllarda Türkiye de ilk üretendir.
1990’lı yılların başlarında profesyonel iş hayatına pantoğraf üreticisi olarak devam etmiştir.
2016 yılında yaşlılık nedeniyle çalışmalarını bırakmıştır.
1951 yılında Ankara’da doğdu.
1965 yılında Ankara’nın Maltepe semtinde Ankara’nın ilk ışıklı ve neon reklam firması olan Rapit Elektrik’te iş hayatına başladı.
1967 yılında Tandoğan semtinde İzzet Halkman ve Ertürk Dölek ortaklığında yeni kurulan İzzet Reklam’da çalıştı.
1977 yılında Beyhan Avcı, Ertürk Dölek ve Şaban Sakın ile birlikte Er Reklam ortaklığını kurdular.
1985 yılına kadar reklamcı olarak yurt içi ve yurt dışı birçok değişik banka ve resmi kurum ile farklı özel kurumlara reklam tanıtım hizmetleri sundular.
Beyhan Avcı, bu yıllar içinde beraber çalışarak reklam camiasına kazandırdığı Rasim, Cavit, Arif, Hasan, Mustafa, Haşim, Güngör, Hayati, Mehmet (Gagarin) Kemal, Veysel Cemal, Yaver, Durmuş, Farız, Yalçın, Cemal, Muhlis, Colombo, İbrahim, Turgay Hasan Salih ve adlarını hatırlayamadığı çalışma arkadaşlarının hepsini saygı ve sevgiyle yâd ediyor.
Ertürk Dölek ile kurduğu Erpa Ltd. Şti. olarak werzalit ve delta plastik koltuk bayiliği yaptı.
1992 yılında Er Reklam ve Erpa Ltd. Şti ortaklığını bitirerek Era Metal ve Ahşap Mobilya Dekorasyon Proje Uygulama Taahhüt Ltd. Şti.’yi kurmuştur ve yurt dışı ve yurt içinde resmi ve özel kuruluşların taahhüt işlerini yapmaktadır. Beyhan Avcı aktif çalışmalarına devam etmektedir.
Biler Demircioğlu 3 Haziran 1940’da Lefkoşa Kıbrıs’ta doğdu. İlk, Orta ve Lise eğitimini Lefkoşa’da bitiren Biler Demircioğlu Üniversite tahsili için İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ne gitti, Yüksek İç Mimar olarak eğitimini tamamladı (Şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi)
1971 yılında ilk ofisini İç Mimarlık üzerine açtı. Kıbrıs’ın o zamanki savaş ortamından dolayı kesintili bir iş hayatı süren Biler Demircioğlu 1972 yılında Kıbrıs’ın ilk kurumsal reklam şirketi Altun Reklam’da (Kıbrıs Türk Reklam sektörünün büyük ustası ilk Birlik Başkanı rahmetli Kemal Tunç’un şirketi) eşi Zihniye Demircioğlu ile işe başladı. Kısa süren bu ilk çalışmadan sonra 1973 yılında Başkent Lefkoşa’da kendi şirketi olan Er Reklam’ı kurdu. Kıbrıs’ta bireysel olarak iş yapan ve sözünü pek tutmayan fırçacı ustalardan olmadığını kanıtlamak isteyen Biler Demircioğlu, sözünün eri olan bir şirket istediğinden şirketinin ismini ER olarak tescil ettirdi. İleriki günlerde firmasının ismini Er Company Ltd (Er Reklam) olarak tescil ettirerek bugün bile geçerliliğini koruyan zamanının ilk kurumsal şirket tüzüğünü hazırladı. 1974 yılında Lefkoşa Girne Caddesi üzerinde 4 odalı bir atölyede reklamcılık faaliyetlerine tam olarak başlamış oldu.
Fırça ustası olarak başladığı iş hayatına profosyenel reklam ajansı olarak büyük bir hızla devam etti. 1974 savaşından sonra yanına Türkiye’den gelen ustaları da alarak Kuzey Kıbrıs’taki en kapsamlı reklam atölyesini kurdu.
1976 yılında Kuzey Kıbrıs’ta gerçekleşen ilk fuar organizasyonunu hazırlayarak zamanın en ünlü markalarının Kıbrıs’taki tabela ve diğer reklam işlerini yaparak tüm adada kendine haklı bir saygı edinmiştir.
1972 yılından 1989 yılına kadar geleneksel ustalık yöntemleri ile tabela üretimi, ışıklı kutu harf üretimi, plegsi kabartma işleri, serigrafi baskı, asit indirme plaket, araç üzerine yazı, promosyon işleri, pandograf yazı işleri, fuar standları ve daha bir çok işleri Kuzey Kıbrıs’ta ilk kez uygulayarak reklam sektörünün adada büyümesine öncülük etmiştir.
1983 yılında kurulan Kıbrıs Türk Reklamcılar Birliği’nin kurucu üyesi olmuş ileriki yıllarda ise Başkanlığını yaparak tüm reklamcıların Biler Ustası olmuştur.
Çok yönlü bir sanatçı olan Biler Demircioğlu Kıbrıs Türk Tiyatrosu için de yıllarca emek koymuş ve tiyatronun Kıbrıs Türkü’ne tanıtımı için ilk Reklam Ustası olan Kemal Tunç ile de tüm adayı dolaşıp eserler oynamıştır. Kıbrıs Türk Reklam sektörünün duayeni büyük Usta rahmetli Kemal Tunç ile olan dostluğu her zaman devam etmiş ve ondan almış olduğu bayrağı hep ileriye taşıma gayreti içinde olmuştur. Yurt dışındaki fuarlara katılarak teknolojiyi yakından takip etmiş ve en son teknolojileri şirketinde kullanmıştır.
2002 yılında sektörden emekli olan Biler Demircioğlu şirketini eşi Zihniye Demircioğlu ve ikinci nesil reklamcı olan çocuklarına bırakmıştır. Halen daha eşi ve oğlu tarafından iş hayatına devam eden Er Company Ltd (Er Reklam) şirketi günümüz reklamcılığının tüm modern makineleri ile babalarından gelen geleneksel ustalığı harmanlayarak Kıbrıs Türk Reklam sektöründe öncü olmaya devam etmektedirler.
Biler Demircioğlu aktif reklam hayatına sadece ara vermiş olup fikirleri ile her zaman sektöre katkı sağlamaya devam etmektedir.
Tahsilini gördüğü İç Mimarlık mesleğinin Kuzey Kıbrıs’ta gerektiği yerde olmadığını gören Biler Demircioğlu İç Mimarlar Odasını kurarak yeni nesillere Ustalık vermeye devam etmektedir. İç Mimarlık ile Reklamcılığı bir arada düşünmek gerektiğini belirtmektedir. Açtığı İç Mimarlık ofisi ile de tecrübelerini hiçbir karşılık beklemeden yeni nesillere aktarmaktadır.
1949 yılında Bulgaristan’da doğdu.
Çevresinde Hacı Usta olarak tanınırdı. 1966 yılında babası Hacı Usta’yı Rapid Reklam’a Hüseyin Usta’nın yanına götürdü. Atölyede durmaktansa makineleri, çekiç seslerini tercih etti; el becerisi ve sabırla hazırlanan tabelaları alıp montaja gitmekten daha çok keyif aldı.
Firmalarıyla Ankara’daki en zorlu ve büyük işleri aldılar, çalışma arkadaşlarıyla kimsenin cesaret edemediği montaj işlerini güvenle ve zamanında yapmasıyla tanınan bir ekip haline geldiler.
2014 yılına kadar Raca Reklam Tanıtım İnş. Elekt. San. Tic. Ltd. Şti.’nde çalıştıktan sonra emekli olan Burhan Avcı, hala yeni nesillere tabela yapımındaki derin sanatkarlık ruhunu aşılayıp yol gösteriyor.
1961 yılında Bayburt’ta doğdu.
1976 yılında çırak olarak girdiği Burhan Tabela’da 2 yıl çalıştıktan sonra 1978 yılında ayrıldı.
1978 yılında ilk dükkanını Buluş Reklam adıyla Samsun Unkapanı’nda açtı.
2-3 yıl çalıştıktan sonra 1981 yılında askere gitti. Askerlik sonrasında yine Buluş Reklam adıyla bu sefer Sanayi Bölgesi’ni tercih etti.
1983 yılında Samsun Mert Irmağı yanında yeniden bir dükkan tutarak Buluş Reklam adıyla meslek hayatına devam etti.
1983’te başlayan meslek hayatı, 2007 yılında emekli olana kadar devam etti.
2008 yılında iş yerini tek oğlu olan Uğur Yeşil’e devretti.
Buluş Reklam halen Belediye Evleri Mevkii’nde tabela ve araç giydirme olarak faaliyetlerine devam etmektedir.
1958 yılında Elazığ’da doğdu. Mesleğe 1978 yılında başladı. Çıraklık ve kalfalık dönemlerini Elazığ Merkez’de geçirdi.
1980 yılında İstanbul’da ustabaşı olarak işe başladı. 1983 yılında kendi atölyesini açtı.
Cabir Kara, halen İstanbul Fatih’teki, Pano Reklam adlı firmasında mesleğini sürdürmektedir.
Baba mesleği olan reklam tabelacılığına 7 yaşında Ağrı ilinde başlayarak babasından öğrendikleri ile kendini geliştirdi. Daha sonra bazı nedenlerle babasından ayrılıp kendi başına hem mesleğe hem de okula devam etti. Bu arada annesi ve kardeşleriyle beş nüfus hayat mücadelesi ile baş başa kaldı. İlkokulu Ağrı’da, ortaokulu Malazgirt’te, liseyi Muş Bulanık Lisesi’nde bitirdi.
Sene 1973-1974 yılında ailesiyle birlikte Ankara’ya geldi. İlk olarak Ulus Posta Caddesi’nde eski adıyla Akoğlu Han, şimdiki adıyla Öncel İş Merkezi’nde Hayri Altınfırça Sanat Atölyesi’nde kalfa olarak çalışmaya başladı. Buradaki çalışma arkadaşları Erzurum’dan gelen hikayeleri kendisiyle yaklaşık aynı olan Muharrem Kaçar, Ağabeyi Recep Kaçar ve Niyazi Atagün, Gaffur Uzuner, Haşmet ve birçok elemanlarla birlikte, Hayri Bey’in yanında çalıştı.
Belli bir müddet sonra Hayri Bey’den ayrıldı. Kendi iş yerini 1978-1979 yılında Kazımkarabekir Caddesi Sütçüoğlu İşhanı’nda kurdu. Bu arada iki yıllık Hacettepe Meslek Yüksek Okulu’na devam edip mezun oldu. Daha sonra, mesleğe iyiden adapte olup, birçok konularda iyi işler yapıp, çevresinin ve meslektaşlarının beğenisini kazandı.
1950 yılında Ankara’nın Ayaş beldesinin Mülk köyünde dünyaya geldi.
Parlak ailesinin 6 çocuğunun en büyüğü olduğundan ailesinin sorumluluğunu paylaşmak ve ailesine yardımcı olmak isteğiyle köydeki hayatın kendisine yetmeyeceğini düşünerek, bir aile dostu vasıtasıyla Ankara merkeze geldi. İlk işine bir pastanede çırak olarak başladı. Pastanede bir yıl kadar çalıştıktan sonra bayan kuaföründe işe başladı ve bir sürede burada çalıştıktan sonra Kızılay Elgün sokakta fırçanın, tabelanın, reklamın, reklamcılığın duayenlerinden olan Abdullah Taktak Usta’nın yanında meslek hayatına başladı. Askerlik dönemine kadar burada çalıştı ve askerlik görevini tamamladıktan sonra da tekrar Taktak Usta’nın yanında çalışmaya devam etti. 1972 yılında Hatice Parlak ile evlendi ve üç çocuğu oldu.
Tabelacılığı kendisine meslek edinmiş, kalfalığı ve ardından ustalığı eline almıştı. 1974 yılında ustasından da icazet alarak Sıhhıye Cihan Sokak’ta ilk firması Fidan Reklam’ı kurdu. Fırçanın son dönemlerini yaşadığı püskürtmeli boya tabancasının icat edilip yaygınlaştığı dönemlerde bile işlerini el ile idame ettirmişti. Şablon ve çizimlerini bugünün bilgisayar, letraset gibi uygulamalarına denk olacak şekilde, birçok yazı fontunu kullanarak yüksek el becerisiyle çizip işlemişti.
1986 yılında oğlu Levent Parlak da kadroya dahil olarak Cafer Parlak’ın yanında çalışmaya başladı. 1994 yılında bilgisayarlı sisteme geçtiler. Artık reklam sektörü daha hızlı ilerlediği için yenilikleri daha yakından takip etmek gerekiyordu. Cevat Parlak her zaman ufkunu açık tutmuş ve çevresine bu anlamda hep yol gösterici olmuştu. Ustalığın zirvesinde sanatını, tecrübesini çevresindekilere tam aksettiremeden 2000 yılında vefat etti.
Oğulları Levent Parlak ve Tuncay Parlak, babaları Cafer Parlak’tan öğrendikleri ilke ve doğrulardan hiç şaşmayıp, fırçadan tabancaya, tabancadan plottere, plotterden dijital baskıya, dijital baskıdan açıkhava reklamcılığına uzun bir meslek hayatı sonunda bayrağı devralarak sürekli büyüyen global dünyaya yetişmek ve sektöre daha iyi hizmet verebilmek için var güçleriyle çalışmaktadırlar.
Saygıyla Anıyoruz.
“Tabellâcı Cahit” olarak bilinen Cahit (Ahmet) Anıl, 6 Nisan 1926’da Lefkoşa’nın Tahtakale semtinde doğdu. Çocukluğu döneminde anne babasının ayrı olmasından dolayı bazen birinin, bazen de diğerinin yanında geçirdiği zor dönemlerden sonra, ilkokulu bitirir. Babasından habersiz olarak girdiği ortaokul giriş sınavını kazandığı halde, “Okuyup da ne yapacaksın, meslek öğren daha iyidir” düşüncesiyle terzi yanına çırak olarak verilir. 2-3 sene terzilik yaptıktan sonra, 16 yaşında ailesinin bilgisi dışında, 2. Dünya Savaşına katılmak üzere, 1942 yılında Kıbrıs’taki İngiliz ordusuna yazılır. İtalya’ya katırcı olarak giden Cahit, 1945 yılında, terhis olmak isteyen birliklerin isyanına da karışıp, değişik cephelere sürülürken, ilk tabelâcılık deneyimini askerde iken, çöp bidonlarının üzerine İngilizce “litter” yazarak edinir.
Cahit Ahmet, 1949 yılında Libya’ya çalışmaya giden ekiplerde yer alır. Orada çeşitli işlerde çalışırken, orta yaşlı bir İtalyan ressam ile tanışıp arkadaş olur. Onun sanatsal yönü, boyaları hazırlaması ve kullanması, ilgisini çeker ve resim tekniği hakkında bilgisini geliştirir. Ressam arkadaşının kendisi ile İtalya’ya gitme teklifini ise geri çevirir. Kısa bir süre sonra Kıbrıs’a döner.
Arkadaşlarının da teşvikiyle ilk yazdığı tabelâ, Derviş Ali Kavazoğlu’nun mobilyacı dükkânının tabelâsı olur. Bundan sonra, Lefkoşa’nın Türk tarafında Tabelâcı Cahit Usta olarak tanınır. O dönemde çok iş yapmasına karşın, cömert yapısı nedeniyle, herhangi bir şekilde para biriktirme yoluna gitmez. Onun düşünce tarzı, kendi cümleleriyle şöyleydi; “Oğlum. İş sahibi olursan aybaşı ilk işin çalışanlarını ödemek olsun. Onların da bakacakları bir aileleri, ödeycek borçları vardır.” Bir diğer düşüncesi ise, “Parayı yalnız yemeyeceksin. O bölüşüldüğünde güzeldir.”
İş yaptığı dönemlerde, Lefkoşa’nın Türk tarafındaki birçok esnafın tabelâlarını yaptı. O dönemde kullanılan malzeme, çerçeve olarak tahta, zemin olarak lâmarina ve yağlı boyalardı. Tahta ve lâmarina (saç levha), genelde Mustafa Lefkonuklu’dan, boyalar ise Ali Sıtkı (Dyo) veya Aksoylardan (He-o-lin) boyalar idi. Tabelâların üzün süre dayanması için kutu açıldığında, üzerinde biriken yağı, yarı yarıya azaltırdı. 1999 yılında Dersev Ticaret’e yaptığı tabelânın (50 yıl sonra) hala daha okunur vaziyette olduğuna şahit olunmuştur. (O dönemde tabelâyı yapanın altına imzasını ve yapıldığı tarihi yazması adettendi.)
Kendini hep usta olarak bildi. Herkes öyle çağırdı. Özgür bir yapısı vardı. Kimseye çalışmadı. En işsiz olduğu dönemde, Bel Cola sahiplerinin yaptığı “Gel, yanımızda çalış” teklifine, “Ölürüm de başkasının yanında aylıkçı olmam” diye cevap verdi, ama onların da işlerini yaptı. Bunun yanında 1959 yılında Saray Otel’in ilk yapıldığı dönemde, otelin boya ve duvar kâğıdı işlerini yaptı. Rum tarafında KEO Şirketinin, Türk tarafında Leymosun’da üretilen Four Star kolalarının büyük boy reklâm işlerini yaptı.
Ender bir yazı tekniği, becerisi, perspektif ve harfleri muntazam çizmeden, sadece bir kalemle çalakalem yazarak ve bir alt ve üst çizgi çizerek yazacaklarını tabelâ veya cama rahatlıkla gerekli boyutlarda yazardı.
1974 yılında gerçekleştirilen harekâttan sonra, onu önceden tanıyan zamanın kolordu komutanı Sertaç Kale, Cahit Usta’yı Girne’ye getirterek, ordunun gerekli işaretleme, levha ve tabelâlarını, iaşe ve ufak bir yevmiye karşılığı yaptırmaya başlar. Daha sonraları durumlar normale dönmeye başladığında, artık yaşının ilerlemesi ve beden hareketlerinin azalması nedeniyle ufak çapta ticarete atılır. Öncelikle kendi mesleğinin sanatsal yanı ile ilgili resim fırçaları, yağlıboyaları, kendisinin yaptığı tuvalleri satmaya çalıştıysa da bunların gitmediğini görünce spor giyim, spor ayakkabı ve malzeme satımını deneyip geliştirdi. Zamanın meşhur kumaşçıları Boyacılar’dan satın aldığı kumaşlarla eşi ile genel olarak spor şortu üretip sattılar.
Tabelâcı Cahit Usta’nın yanında çalışan, yetişmesine katkıda bulunduğu ve meslek sahibi olmuş birkaç ismi de hatırlatalım: Şefik Suyolcular, Erbay Eminoğlu, Osman Erbilek, Balikitreli Ömer Usta (Mertbulut).
Cahit Anıl, 4 Temmuz 2011 tarihinde Lefkoşa’da vefat etti.
Saygıyla Anıyoruz.
1959 yılında Ankara’da doğdu.
Reklamcı olmak istediği için ayakkabı boyadığı sandığını tren makinisti olan babasından gizleyerek kırmıştı. Mesleğe Burhan Avcı’nın yanında 1974 yılında başladı. Hem montaja hem de baskı harf ve pleksi fon yapımına meraklı olan Cavit Ceylan’ı, Burhan Usta güçlü, kuvvetli ve “tam bir Kayaş delikanlısı” olarak hatırlıyor.
Gittiği montajlarda korkusuzluğuyla ünlenen Cavit Ceylan yüksek duvarların, direklerin tepelerine kaynak makinesi, cıvata somunuyla göz açıp kapayana kadar çıkıp büyük sac levhaların montajını hızla gerçekleştirirdi.
Hatta 70’li yılların ortalarında Etibank tabelasını takarken, iş arkadaşlarıyla gazetelere “Ekmek parası için korkmadan ölüme meydan okuyorlar” başlığıyla haber olmuşlardı. Sabaha yetişmesi gereken kocaman panoyu “iş bizden korksun, biz işten korkmayız” anlayışı üzerine kurulu iş ahlaklarıyla yetiştiren ekip, gazeteye de “Ne yapalım bizim ekmeğimiz de aslan ağzında değil direk tepesinde” diyerek açıklama yapmıştı.
2004 yılında Arif Taylan’ın vazgeçilmez desteği ve Rasim Uçar’ın ortaklığıyla Raca Reklam’ı kuran Cavit Ceylan, ustalarından öğrendiği iş ruhunu günümüz teknolojisiyle birleştirerek reklamcılığa devam etmektedir.
1939 yılında Giresun’un Bulancak ilçesinde doğdu. Meslek hayatına 1964 yılında İstanbul Karaköy’deki Güneysu Reklam’da rahmetli Nail Usta’nın yanında başladı. Burada bir yıl çalıştıktan sonra ayrılarak seyyar olarak çalışmaya devam etti. 1996 yılına kadar o dönemin neon ustalarından rahmetli Sadettin Usta ve Necati Usta ile çalıştı.
1996 yılında Recep Kozbey ile beraber halen faaliyetlerine devam etmekte olan Ateş Neon firmasını kurdular. Recep Kozbey ile 15 yıl birlikte çalıştılar.
İmkanların kısıtlı ve zor olduğu o yıllarda neon malzemeleri çok pahalı ve malzeme ithalatı neredeyse imkansızdı. Celal Doğan, kendi imkanları ile Almanya’daki akrabalarına ulaşıp sınırlı sayıda malzeme getirtti, birçok neonlu reklam tabelaları yaptı. Neon o dönemlerde yaygın bir reklam aracı olarak gazinolarda ve çatı reklamlarında çokça kullanılıyordu. Türkiye’nin önde gelen firmaları ile çalıştı. Man Ajans ile Uni Royal çatı reklamları, AEG ve Karaköy Kodak çatı reklamları dönemin ve Türkiye’nin en parlak ve hareketli reklamları arasında yer aldı. Türkiye genelindeki Anadolu Bankası’na ait çatı reklamlarını başarı ile tamamlayan Celal Doğan, bu proje ile Ateş Neon’un referanslarının güçlenmesini, sektörde bilinen ve güvenilen bir firma olmasını sağladı. 1989 yılında Migros Türk ile çalışmaya başladı. Uzun yıllar Edirne’den Kars’a kadar yurt genelinde Migros’un iç yönlendirme neonlarını ve dış reklam neon aydınlatmalarını yaptı.
Celal Doğan, 1996 yılında merkezi Almanya’da bulunan neon malzeme üreticisi Neon Products firmasının Türkiye mümessilliğini üstlenerek daha kaliteli malzeme kullanmaya ve diğer firmaların da kullanmasına vesile oldu. Firması Ateş Neon, Türkiye’nin önde gelen, en büyüğünden en küçüğüne birçok açıkhava firması ile çalıştı ve hala çalışmaya devam etmektedir.
Celal Doğan, neon sanatının bu günlere gelmesinde öğretici ve faydalı olmak için çalıştı. Günümüz ile kıyaslandığında çok zor şartlarda çalışılan o dönemlerde sepetli vinçler ile yapılan montajlar palanga kurularak yapılır, elektrikli matkabın yerine delikleri çevirmeli kollu matkaplar kullanılırdı. Celal Doğan’ın yanında yetişen birçok neon ustası kendi firmalarını kurdular ve ülke genelinde faaliyetlerini sürdürmektedirler.
2000 yılında Ateş Neon’un işlerini, yanında yetişen oğulları Nuri Doğan ve Murat Doğan’a devretti. Firması halen sektörde faaliyetini sürdürmektedir.
1954 tarihinde Ordu’nun Mesudiye kazasında doğdu. İlkokulu Ordu’da, orta ve lise öğrenimini Sivas’ta tamamladı. Babasının resim yapmasını istememesi üzerine resim bölümüne yazılamadığı için öğrenimini Lise 2’de bıraktı. Sivas’ta tek tabelacı olan Yıldıray Usta’nın yanında çırak olarak iş hayatına atıldı. Burada tabela nasıl hazırlanır, nasıl astarlanır, son kat nasıl olmalıdır, yazının espaslanması ve yazım işlerini öğrendi. İki yıl çalıştıktan sonra ayrıldı ve serbest çalıştı. Kazandığı paranın yarısını resim malzemelerine harcadı ve tablo yapmaya başladı.
1971 yılında İstanbul’a geldi, tabela ve tablo çalışmalarına seyyar olarak devam etti. Askerlik görevini tamamladıktan sonra İstanbul’a döndü, 1992 yılında gazetede gördüğü “resim kabiliyeti olan, pistole bilen eleman aranıyor” ilanı ile Merter’de akademisyen olan Süha Gönen’in yanında işe başladı. Burada branda üzerine pistole işlemi ile Marlboro afişlerinin yapımında çalıştı. Süha Gönen’in yanında üç buçuk yıl çalışarak 50m²’den 120m²’ye kadar yüzlerce resimli reklam, iç mekan büyük boy panolar yaptı, tırlara yazılar yazdı.
Daha sonra Çağlayan’da Ahmet Baysan’ın yanında Plexige Reklam’da bir buçuk yıl çalıştı ve ardından sektörde sadece montaj işleri yapan Kaan Reklam’da çalışmaya başladı. Dokuz yıl çalıştığı Kaan Reklam’da istenen evsafta duvar, çatı, yol tabelaları ile Bridgestone, Lassa, Prelli, Kent Şekerleri ve birçok firmaya resimli tabelalar yaptı.
Dijital baskı makinaları yaygınlaşıp ucuzlayınca bir süre işsiz kaldı. İki yıl kadar ticari tablolar yaptıktan sonra B Sanatevi’nde duvar ressamı olarak işe başladı. İstanbul’un muhtelif semtlerindeki elektrik trafolarının üzerine manzara resimleri yaptı. Daha sonra Estetika firması ile çalışmaya başladı.
Sivas’taki çıraklık ve kalfalık dönemlerinde cama veya cepheye yapılan tabela yazılarının çifte gölgeli, iç bükey, dış bükey, bombeli gibi çeşitleri ile birer sanat eseri gibi olduğunu, hatta sene içinde iki kez tabela yenileyen esnafın da bulunduğunu söyleyen Cengiz Özdelice hala ticari tablo ve duvar resimleri yapmayı sürdürmektedir.
1959 yılında Muğla’nın Ortaca ilçesinde doğdu. İlkokulu Ortaca’da Ortaokulu Fethiye’de okudu. 1973 yılında sınavla girdiği İzmir Motor Meslek Lisesi’nden 1977 yılında mezun oldu. Asıl mesleği motor teknisyenliği olmasına rağmen, resme olan merakı ve tabelacılık mesleğinin o yıllardaki popülaritesi yüzünden İzmir’in Basmane semtinin arka sokaklarında çırak olarak bu mesleğe başladı. İşi çok çabuk öğrendiğinden kısa zamanda kalfa oldu. O yıllarda tabela ve serigrafi işi çok yaygındı. Askere gitmeden önce Ortaca’ya geldi ve seyyar olarak bu iş yaptı. Askerliğini Aydın’da temel eğitim dışında eline hiç silah almadan fırça ve boya ile yaptı. Usta birliğinde ise Çanakkale’de yine tabelacı ressam olarak devam etti. Askerliği boyunca Çanakkale içinde Atatürk ve yağlı boya duvar resimleri yaptı. Eğitim alanlarının yazılarını ve tabelalarını yeniledi. Dumlupınar Denizaltı Anıtı’nın yazılarını yaldızla yazdı. Asker harçlığını hafta sonları çarşı izinlerinde tabelacıların yanında parça başı iş yaparak kazandı. Askerlikten sonra 1981 yılında Ortaca’ya döndü ve Çizgi Reklam adındaki atölyesini açtı. Aynı yıl eşi Şengül Hanım ile evlendi. Önceleri fırça ile yaptığı iş daha sonra boya tabancası ve pistole ile şablon keserek gelişti. Serigrafi ile tişört, kalem, ajanda gibi baskılar yaptı. 1995 yılında bilgisayar ve plotter ile tanıştı. Tabela işinde bir devrim olmuştu. Daha sonra yenilikler ardı ardına geldi; dijital baskı makinaları ve cnc kesim makinaları işleri çok kolaylaştırdı. Cevat Çakıroğlu 2004 yılında Bağ-kur emeklisi oldu. Biri Makine Mühendisi, diğeri Jeoloji Mühendisi olan İbrahim ve Süreyya adlarında iki oğlu olan Çakıroğlu, halen mesleğini devam ettirmektedir.
Niğde’de İsmail ve Şahide Yüksel çiftinin dört çocuğundan ilki olarak 1964’te dünyaya geldi. 1967 yılında Niğde’den Ankara’ya yerleşti.
Şentepe’de ilkokulunu okuduktan sonra mesleğe ilk olarak, 1975 yılında Yeni Sanayi Tunç Caddesi Ahmet Öztekin Pasajı’nda bulunan Osman Tabela’da başladı. 3 yıl çırak olarak çalıştıktan sonra kalfalık dönemine geçti. Sonrasında, askerlik görevi dolayısı ile mesleğine 18 ay ara verdi.
1984 yılında askerden geldikten sonra Osman Reklam’a tekrar usta olarak başladı. 1987 yılında kalfası Vahdet Öztürk ile beraber Osman Reklam’dan ayrıldı. Öztürk Reklam olarak Vahdet Öztürk ile 1988 yılına kadar ortaklık yaptı, sonrasında ortaklıktan ayrıldı.
Burak, İsmail, Furkan isimli 3 çocuk babası 1998 yılında oğullarının baş harflerini kullanarak BİF REKLAM adındaki Şirketi’ni kurdu. Oğullar, şirketin başına geçmeleriyle başarılı bir grafik çizerek babalarından öğrendikleri sanat sayesinde yollarına devam etmektedirler.
1941 Yılında Mersin’de doğdu. 1948 yılında İskenderun’da başladığı ilköğretim hayatına Kırıkkale’de devam etti. 1956 yılında Kırıkkale’den İstanbul’a gelmesi hayatının dönüm noktası oldu. İstanbul’da çeşitli işlerde deneyimler kazandı. Çocukluğundan beri ilgi duyduğu resim yapma yeteneğini bir meslek dalı olan tabela ressamlığına uygulamaya başladı.
1957 yılında Cağaloğlu’nda Ayet Gülenay adlı ustanın yanında çalıştı. Çıraklık ve kalfalık döneminin ardından Ar Alaattin isimli firmada kalfa olarak görev aldı. Daha sonra Kırıkhan’a geri dönerek mesleğini icra etti.
1958 yılında İskenderun’a geçerek Hüsnü Kınık’ın yanında çalışmaya başladı ve ardından ortak olarak ustalığa ilk adımını attı.
1959 yılında İstanbul’a döndü, Şehzadebaşı’nda bir süre seyyar tabelacı olarak çalıştıktan sonra ilk atölyesini açtı. Askerliğini 1961-1963 yıllarında İstanbul’da yaptı.
1964 yılında eşi Seriye Hanım ile evlendi. İstanbul’da çeşitli semtlerde çalıştıktan sonra, Sanayi Mahallesi’nde atölye açtı ve mesleğine devam etti.
Meslek hayatı boyunca Goodyear, Borusan, Mannesman Sümerbank, Coca Cola ve Schweppes ve daha birçok firma ile uzun süreler çalışı. Tabelacılık mesleğini icra ederken; 1982-1992 yılları arasında iç mekan süs bitkileri ile ilgili çalışmalar ve üretim gerçekleştirdi.
1984-1988 yıllarında Günaydın ve Güneş Gazeteleri’nde botanik ile ilgili köşe yazarlığı yaptı.
1993 yılında Doğan Reklamcılık adlı işyerini ve işini oğluna devrederek emekliye ayrıldı.
1993 yılından sonra önceleri hobi ile başlayan daha sonraları bilimsel bir çalışma döngüsü içine giren kabuklu deniz canlıları merakı; deniz, kara ve tatlı su kabuklu canlıları ile ilgili koleksiyon ve bilimsel çalışma şekline dönüştü. Yabancı menşeli bilimsel yayınlarda makalelerine yer verilip çeşitli kitaplarda yazıları yayınlandı. Avusturalya ve Belçika’da literatürde yer alan iki ayrı deniz kabuğu türüne soyadının verilmesi ise hayatının en önemli gurur kaynağı oldu.
1950 tarihinde Bitlis’te doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Bitlis’te tamamladı. 1968 yılında ilköğrenimini tamamladığı okula öğretmen olarak atandı. Askerlik sonrası üç yıl merkeze bağlı Günkırı Köyü’nde çalıştı.
1976 yılında İstanbul Bayrampaşa Şair Baki İlkokulu’na tayin edildi ve son olarak Güngören İlkokulu’ndan 1996 yılında emekli oldu.
Tabelacılık mesleğine ortaokul son sınıfta iken başladı. Bir gün okuldan dönerken, okuma yazma bilmeyen bir esnafın “şu tabelaları yazıver” teklifi ile hiç bilmediği bir meslek olan tabelacılığa adım atmış oldu. Bulunduğu ilde tabelacıya ihtiyaç çok olduğundan ilerleyen zamanlarda da tabela işini sanki o yapıyormuş gibi tabela işleri gelmeye başladı. Okul tatilinde mesleğin inceliklerini öğrenmek için Diyarbakır’da o dönemin en iyileri olan ustalardan Ressam Muzaffer Bey ve Ressam Recep Bey’den uygulamalı olarak ders aldı.
1965 yılında, içinde dört ayaklı bir masa, sandalye, birkaç kutu boya, bir destek oklavası, fırça, şeffaf bant, cetvel, gönye ve kalıp kağıdından başka bir şey olmayan ilk dükkanını açtı. Büyük çoğunluğunun mesleği hala devam ettirdiği elemanlar yetiştirdi. Zanaatkar tarafına ters gelse de ilk folyo kesim makinasını 1988 yılında satın aldı.
Açıkhava reklamcılığını bilgisayar öncesi ve sonrası olmak üzere iki döneme ayırdığını söyleyen Edip Şirvan bu dönemleri şöyle tanımlıyor: “Bilgisayar öncesi dönemde 3cm x 5cm ahşap kereste üzerine çakılan sac boyanıp boya ile üzeri işlenirdi. Cam veya duvar boya ile reklama hazırlanırdı. Yapılan işlerde kullanılan malzemeler doğaldı, çalışanlar bu malzemelerden zarar görmez, çevre kirliliği meydana gelmezdi. Bilgisayar sonrası dönemde kullanılan malzemeler çok çeşitlendi, her ihtiyaca ayrı bir malzeme oluştu.”
1998 yılında geçirdiği açık kalp ameliyatı sonrasında işindeki yoğunluğu hafifletip kapsamını daraltan Edip Şirvan, İstanbul’daki Şirvan Reklam adlı firmasında hala kutu harf üretimi ile sektöre hizmet vermeyi sürdürmektedir.
1958 yılında doğdu. Tabelayı ilk görüşü, ilkokul 4.sınıfta, öğretmeninin yazdığı okul tabelasını kuruması için güneşe bırakmasını istemesiyle oldu. İlkokulda başarısıyla öğretmeninin dikkatini çeken Ekrem Kubat, zamanın ekonomik koşulları gereği erken yaşta çalışmaya başladı.
1970 yılında köyden Eskişehir’e geldi, Kadir Kalfa ile tanışıp Odunpazarı’ndaki reklamcıda çırak olarak çalışmaya başladı. İşe başladığı ikinci gün ustası onu fırça, boya, inceltici, metre, gönye, mastar gibi malzemelerle tanıştırıp düz harfleri çizmesini istedi. İşlerin acil olduğu birgün 4 adet inşaat tabelasından birini Ekrem Kubat yazdı. Dükkan küçük olduğu için hazırlanan tabelaları kuruması için dışarıya bırakıyorlardı. İş tamamlandığında kalfası Ekrem Kubat’ın tabelasını diğerlerinden ayırt edemedi.
1970 yılında simit 25 kuruş, ekmek 1 lira iken ustası Ekrem Kubat’a 7,5 lira haftalık veriyordu, 6 ayda da haftalığı 50 liraya yükseldi. Ancak sonrasındaki 2 yıl boyunca haftalığı artmayınca, ailesinin de baskısıyla ayrılarak somyacıda çırak olarak kaynakçılığa başladı. Bir süre farklı işlerde çalıştıktan sonra, haftalık 150 lira ücret ve sigortalı olarak yeniden Tabelacı Zekeriya Usta’nın yanına döndü.
1975 yılında evlendi. Gündüz çalışıp gece ortaokula devam etti ve okulu 4 senede bitirdi. Salih Zeki ile sermayesiz ortak oldu. Ancak ortaklıktan anlaşmalı da olsa ayrılmak zorunda kaldılar. Ortaklıkları 15 gün sürmüştü ama Salih Zeki, Ekrem Kubat’ı yalnız bırakmayarak yeni bir iş yeri açmasına destek oldu. Emanet masa, sandalye, fırça ile “Arzu Reklam” adıyla yeni bir firma kuruldu, Salih Zeki ile de yardımlaşarak 2 yıl boyunca diğer meslektaşlarına parça hesabı çalıştı. Sonrasında ise bir iş hanında daha büyük dükkana geçmek, daha iyi kazanç sağlamak amacıyla arkadaşı İrfan’ı da ortak alarak “Reksan” firmasını kurdular ve bu ortaklık da bir süre sonra sona erdi.
Eskişehir’de Apollo Reklam’ın sahibi Zekeriya Usta’nın dükkanını satın aldı, ancak sonrasında Zekeriya Usta çalışmaya devam etmek isteyince, Bekir Ustayı da yanlarına alarak üç ortak olarak devam ettiler. Mesleği tabelacılık olunca askerliği, gündüz askerlik, gece şema çizimi, manzara yapımı, plaka yazımı, çanta, palaska, kütüklük numaraları yazarak geçti. 1983 yılında askerden geldi. 1985 yılında ortaklar tümüyle ayrılınca “Apollo Reklam”ı satın aldı ve mesleğini hala sürdürmektedir.
İki oğlu olan Ekrem Kubat, hedeflediği gibi Apollo Reklam’ı oğullarına devredemedi. Oğulları ayrı çalışmak istediği için her ikisi de farklı tabela atölyeleri açtı. Ekrem Kubat, “Söz uçar yazı kalıcı olur, belki de birileri feyz, torun ders alır” diyerek, “Nasihat, Öğüt, Tavsiye” şiirini yazdı.
GENÇLERE
Nasihatı her zaman değerlendir
Başına musibet gelmesin oğul
Nasihat dinlersen musibet gelmez
Çağları aşar gidersin oğul
Ömür boyu gerçekleri görün
İnsanlık savaşı verin oğul
Haksızlığa, zorbalığa karşı olun
Kötüye her zaman karşı olun
Sevgiyle, muhabbetle özünüzü bulun
Çağdaşlık felsefeniz, özünüz olsun
Dünya’ya bakışınız Kamilce olsun
Sonucun nereye varacağını görün oğul
Önem verin kişiliğe, onura
Çıkar için onuru bırakmayın kenara
Susuz İnsan hasret kalır pınara
İnsanların gönlüne girin oğul
Adam olun bu uğurda çalışın
Sevince,zahmetine alışın
Engel çok da olsa doğruya çalışın
Dostların gönlünde yer bulun oğul
Yaptığınız eserler kalıcı olsun
Özgürlüğü, çağdaşlığı gösterin
Gönüllerde iyi itibar bırakın
İşinizle, yaşamınızla örnek olun oğul
Tarihlerde gönüllerde yer bulun
Hayalleri ulaşılmaz sanmayın oğul
Para kazanmasanız da kar edin oğul
Gerçek insanlık sırrı işte budur oğul
Doğru davranmaktan hiç yılmayın
Haksızlığa her zaman karşı olun
İnsanları üzmekten çekinin oğul
Kalp kırmadan izah edebilin oğul
Kelimeleriniz anlamlı olsun
Bazen ok, bazen çiçek olsun
Sevgi deryasını paylaşın oğul
Muhabbet gülleri toplayın oğul
Doğruyu gözetip, yanlışa vurun
Barış, sevgi, dostluk üstüne yaşayın
İçinizde tertemiz bir dünya kurun
Fikirde, gönülde, sözde hür olun oğul
Babanızın hayat felsefesi
Hep daima böyle olmuştur
İyiden, güzelden örnek almıştır
Doğru, sarsılır ama yıkılmaz oğul
Babanız Ekrem’e gurur kaynağı olun
Gerçekleri hep orta yere koyun
Yarınlara hep iyi örnek olun
Torunlarım da sizinle gururlansın oğul
01.05.1960 yılında Çankırı’da doğdu.
Reklamcılık hayatına Ömer Morova ve Celalettin Morova’nın kurmuş olduğu Morova Reklamcılık firmasının Necatibey atölyesinde çırak olarak, o zamanların popüler plexi glass fon basım ve büküm işlerini öğrenerek başladı.
Fon basımını o zamanlar yapabilen çok firma olmadığından Türkiye’nin hemen hemen her ilinden gelen diğer reklamcılara da fon basıp otobüsler ile gönderiyorlardu. O dönem birlikte çalıştığı ustalarından Mustafa Akça, Nusret Turgut ve Hüseyin Karataş’tan imalata yönelik birçok şey öğrendi ve tecrübe edindi.
1979 yılına kadar çırak olarak çalıştı ve askerlik dönüşü kalfa olarak Morova Reklamcılık’ta işe devam etti. O dönem daha çok mobil akaryakıt istasyonlarının reklam işlerini yapıyorlardı ve her ile montajlara gidiyorlardı. Şimdilerde olduğu gibi öyle montaj ekipleri filan yoktu tabii. Yeri geliyor nakliye aracı ile birlikte ya da otobüslerde yanlarına alabildikleri malzemeler ile montajlara gidiyorlardı.
Usta olduğu 1985-1990 yılları arasında daha çok banka reklamları ve havalimanı reklam işlerini yapıyordu. Patronları ve ustalarından edinmiş olduğu tecrübe ve bilgiler ile 1990 yılında Ankara Strazburg Caddesi’nde kendi şirketi olan Kent Reklam Limited Şirketi’ni kurdu.
Kent Reklam olarak 90’lı yılların meşhur cephe vinil giydirme açıkhava reklamlarından, Maltepe’de Ankara’nın ilk cephe vinil giydirme işini yaptı. 2000 yılı başlarına kadar sektörde vinil cephe giydirme ve çatı reklamları gibi buna benzer birçok iş yaptıktan sonra, 2001 yılında Morova Reklamcılık ile Kent Reklam şirketlerinin tek çatı altında hizmet vermesi adına yapılan şirket ortaklığı sonrasında Morova Reklamcılık San. Tic. Ltd. Şti.’nin bir ortağı olarak 2015 yılına kadar sektörde hizmet vermeye devam etti. Sürekli gelişen ve ilerleyen bu sektörde yurt içi ve yurtdışı avmler, akaryakıt istasyonları, bankalar, havalimanları gibi birçok farklı ve özel projede imzası bulunmaktadır.
1950 yılında Sivas’ın Zara İlçesine bağlı Tekke köyünde dünyaya geldi.
Babasının askerlik sonrası İstanbul Balat’da bir iplik fabrikasında hamallık işi bulması üzerine bir yaşında iken annesi ile birlikte İstanbul’a yerleşti.
İlkokulu Balat Ulubatlı Hasan İlkokulu’nda okudu. Karagümrük Ortaokulu’na giderken Taşlıtarla’ya babasının yaptığı gecekonduya taşındılar. Ortaokul ve liseyi Plevne Lisesi’nde bitirdi.
19 yaşında Günaydın Gazetesi’nde iş hayatına atıldı. Öğrenciliği süresince beş yıl serbest muhabirlik yaptı. 1973 yılında girdiği Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nü çalışmak zorunda olduğundan yarım bıraktı.
1974 yılında Gaziosmanpaşa’da ilk renkli fotoğraf stüdyosunu kurdu ve bir yıl sonra kapattı.
1975 yılında 72 Ajans’ta grafiker olarak mesleğe başlayan Emin Coşkun 1976 yılında Jüpiter Ajans ismiyle tabela atölyesi işini kurdu ve tabela yapımcılığına başladı. Açıkhava reklamcılığını ülkenin seçkin firmaları ile uzun yıllar butik olarak çalışarak yürüttü.
1995 yılında ekonomik krizler nedeni ile işini feshetti, reklamcılığı reklam müdürü olarak girdiği Garipoğlu Şirketler Grubu bünyesinde kurulan Ceyajans firmasında genel müdür olarak devam ettirdi. Sümerbank ve Marmara Bira’nın kurumsal açıkhava reklam işlerini yürüttü. 1997 yılında bu görevinden istifa etti.
1998 yılında uzun yıllar çalıştığı sektörün Türkiye’de ilk yayını olan SignGraphic Açıkhava Reklam Dergisi’ni çıkardı. Medyatek Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri Ltd. Şti. firması altında halen yayıncılık hizmetlerini sürdürmektedir.
Öğrenciliğinden beri ara verdiği ressamlığına tekrar başlayarak bilgisayar tekniği ile resim yapmaya başladı. 700 adedin üzerinde resim yaptı. Bir kız çocuğu babası olan Emin Coşkun, resim çalışmalarının yanında sanatsal fotoğraf çekimleri, şiir ve makale yazıları ile de uğraşmaktadır.
1953 yılında Gaziantep’te doğdu. İlkokul ve ortaokulu Ankara’da okudu. Okul yıllarında tabela, resim, cam yazıları yapmaya başladı.
Ortaokulu bitirdikten sonra 1968 yılında Ankara Siteler’de tabelacılık mesleğine başlayarak iş hayatına atıldı. Zeki Coşkun ile ortak atölye çalışmalarına başladılar.
“Hattat Reklam-Tabela” adıyla Siteler-Çarıklıhan İş Merkezi’nde ilk atölyesini açtı. O dönemde ahşap tahta çerçeveli tabelalar, yağlı boya resimler, fırça ile vitrin süsleme, mobilya üzerinde dekoratif resimler, motifler işleme ve serigrafi baskı işleri yaptı.
1975 yılında Ressam Halil Akkurt’la tanıştı. Ressam bilgisini arttırdı. Halil Akkurt ile beraber çeşitli kurum ve kuruluşların binalarına büyük boyutlarda Atatürk’ün ve devlet büyüklerinin resimlerini yaptılar.
Tabelacılık mesleğini sürdürerek Bağkur’dan emekli oldu. Bilgisayar ve baskı yöntemlerini kullanarak mesleğini halen sürdürmektedir.
1941 yılında Muğla, Yatağan Eskihisar köyünde doğdu.
İlk ve orta öğrenimini Yatağan’da, lise öğrenimini Aydın’da, Makine Teknikerliği Eğitimi’ni İzmir’de tamamladı.
1961 yılında Öner Bakan ile evlendi. İş hayatına 1962 yılında Sümerbank Basma Sanayi Fabrikası’nda makine ressamı olarak başladı. Bir süre sonra İzmir Kemeraltı Veysel Çıkmaz Sokağı’nda faaliyet gösteren Tam Tam Reklam’da Enver Bukan ile çalışmaya başladı. En büyük hedefi mesleki başarısını artırmak ve her daim daha ileriye gitmekti. Hedefi doğrultusunda Özkaner Klişe firmasına ortak oldu. Sürekli kendini geliştirmeye odaklanan Erdal Bakan, çeşitli şirketlerle ortaklık deneyimi yaşadı. Bu süre zarfında askerlik vazifesini de tamamladı.
1964 yılında ortaklarından ayrılarak hedefine ulaşacağına inandığı Erdal Serigrafi firmasını kurdu. Erdal Serigrafi, kısa sürede İzmir’in aranan serigrafi firmalarından oldu. Bu başarısının temelinde Erdal Bakan’ın mesleğine ve insanlara duyduğu sevgi ve saygı büyük yer aldı. Meslek sahibi yaptığı, yetiştirdiği birçok usta Erdal Bakan’ı saygı ile anmaktadır.
Erdal Serigrafi’nin birçok alanda gerçekleştirdiği ilklerin arkasında da Erdal Bakan’ın insanların yaşam düzeyini bilinçli bir çabayla yükseltme konusundaki tartışılmaz yeteneği ve cesaretinin yanı sıra başarıyı özümsemenin kişiliğinin önemli bir parçası olması da yatmaktadır. Bu ilklerin arasında DYO’nun açtığı bir sergide kazandığı birincilik, Ege Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Kliniği’ne yapılan baskıların Fransa’da uluslararası bir kongrede layık görüldüğü birincilik ve baskılarının kalitesi karşısında sektörün önde gelen Almanya menşeli Jac firmasının üst düzey yöneticilerini bile hayrete düşürmesi bulunmaktadır.
Başarı tutkusu ve meslek aşkı Erdal Bakan’ı baskı işlerinin dışına da taşıdı. Işıklı reklam ve digital baskı sektörlerine de atılarak hedefine emin adımlarla yürüdü. En büyük hedefi fabrikalaşmaktı ancak sağlık problemleri bu hedefini gerçekleştirmesine izin vermedi. 11 Aralık 1998 tarihinde Erdal Bakan aramızdan ayrıldı. Ancak Erdal Bakan’ın çocuklarına aşıladığı hayat görüşü ve iş disiplini en büyük hayalinin gerçekleşmesine olanak tanıdı. Halen Kemalpaşa’da 5000m2 kapalı alanda faaliyet gösteren Erdal Etiket başarıdan başarıya koşmaktadır.
Saygıyla Anıyoruz.
10.11.1961’de Bolu Kıbrısçık’da doğdu.
1971 yılında Ankara Ulus Yeni Sanayi’de bulunan Osmanlı Reklam’da çırak olarak meslek hayatına başladı.
Ustaları Osman Aydın ve İsmail Aydın tarafından yetiştirildi.
1976 yılında kalfa olarak devam ettiği iş yerinde 1982 yılında bugünkü adıyla Osmanlı Reklam’ın ortağı olarak faaliyet gösterdi.
2005 yılından günümüze İmpa Reklam olarak sektöre hizmetlerini devam ettirmektedir.
1958 yılında Gaziantep’te doğdu. Meslek hayatına sınıf öğretmenliği ile başladı. Gerekli eğitim ve kursları aldıktan sonra resim öğretmeni oldu.
Resim öğretmenliği yaptığı 15 yıllık dönemde, boş zamanlarını değerlendirmek amacıyla saz üretmek, tüfek tamir etmek, resim yapmak gibi ek işleri hobi olarak yaptı. Sonrasında tabela üzerine yoğunlaşınca 1988 yılında bir taraftan öğretmenlik mesleğini sürdürürken aynı zamanda bir ortakla 20 m²’lik bir tabela atölyesi açtı. İki yıl ortağıyla çalıştıktan sonra 1990 yılında yine ufak bir atölyede tek başına çalışmaya başladı. Zamanla büyük işler aldı ve başka atölyelere iş vermeye başladı.
1992 yılında ticaretten gelen üç kardeşi ile bir araya gelerek profesyonel anlamda açıkhava reklamcılığı yapmaya başladılar. 1992 yılında Kayseri’nin en büyük (400m²) reklam atölyesini kurdular.
1992-2012 yılları arasında hızla büyüyen ve yatırımlar yapan firmasından 2012 yılı başında ayrıldı. Şu an halen sektör içerisinde benzer faaliyetler gösteren 3 şirkette yönetim kurulu başkanı olarak iş hayatına devam etmektedir.
1976 – 1978 Kayseri Eğitim Enstitüsü’nden mezun oldu
Mimarsinan İlköğretim Okulu / Pazarören / Kayseri
1978 – 1983 İlkokul Öğretmenliği (Sivas)
1983 – 1986 İlkokul Öğretmenliği (Bitlis)
1986 – 1992 İlkokul Öğretmenliği (Kayseri)
1990 – Resim Öğretmenliği Kursu (Nevşehir)
1990 – 1993 Resim Öğretmenliği (Kayseri)
1988 – 2012 Deha / Devpa / Depar Yönetim Kurulu Başkanı
2012 – 2014 Atlantis / Devpa / Depar Yönetim Kurulu Başkanı
1940 yılında İzmir’de doğdu. Henüz ilkokuldayken resim yeteneği öğretmeni tarafından keşfedilen Erdoğan Niğdeli’nin resme olan hevesi öğretmenin de övgüleri ile daha da artar ve büyüyünce ressam olmak yerine, hemen ressam olmak ister.
İzmir’e bir saatlik uzaklıkta olan Değirmendere ilçesinde yaşamasına rağmen, İzmir’in içinde iki tane ressam afişçi usta bulur ve dokuz yaşında çırak olarak çalışmaya başladı. Ressamlar, hattatlar, yazıcı ve sanatkarların pek değerli olduğu o dönemde, bu iki ustanın yanında uzun yıllar çıraklık ve kalfalık yapıp ustalaşınca bireysel olarak çalışmaya başladı.
İzmir’deki sinema afişlerini ve İzmir Fuarı’ndaki Manolya Gazinosu’nda sanatçıların afişlerini hazırladı. Çalışmalarıyla zamanın birçok sanatçısının dikkatini çekti ve kendileriyle birebir tanışma olanağı da buldu.
Almanya’da çalışan ağabeyinin yardımıyla 1960 yılında İzmir’in Yağhaneler semtinde “En Tabela”yı kurdu. O zamanlarda tabela işlerini ressam kişiler yapardı. Yağhaneler pek işlek ve merkezi bir yer olmasına rağmen ilk iki yıl müşteri beklemekle geçti ancak Erdoğan Niğdeli boş durmuyarak resim çalışmaları yaptı. O aralarda pek rağbet gören araç plaka kalınlaştırma işinin gelmesiyle, gel zaman git zaman işler yoğunlaşmaya başladı ve tek başına iş yetiştiremez oldu. Zamanla elemanlar aldı ve bu elemanların sayısı 15’i buldu, sabah 08:00, akşam 23:00’e kadar çalıştıkları halde işleri zor yetiştiriyorlardı.
En Tabela’da her elemanın ayrı bir görevi olurdu. Çoğunluğu yazı tabela işlerini yapar, sadece Erdoğan Usta ve resme eğilimi olan seçilmiş birkaç eleman resim yapardı. Zamanın meşhur pramit, altın varak yazılarının en iyi örnekleri de bu işyerinden çıkmıştı. Elemanları genellikle 8-10 yaşlarında çırak olarak işe başlayıp 8-10 yıl kadar burada çalışıp, zamanla İzmir’in sayılı isimlerinden olup sonrasında kendi işyerlerini açarak senelerce İzmir’e hizmet vermiş ustalar oldular. En Tabela’da 50’nin üzerinde usta yetişmiş ve birkaçı emekli olmasına rağmen hala bu işi fırça tekniği ile icra etmektedirler. Başka firmalardan da birçok ressam ve tabela ustası mutlaka En Tabela’ya uğrayıp Erdoğan Niğdeli’yi ziyaret ederek bilgi alışverişinde bulunurlardı.
400’e yakın tablosu bulunan Erdoğan Niğdeli’nin birçok resim yarışmasında birinciliği olmuştur. Almanya’dan gelen bir arkadaşının arabasına yaptığı resim Alman medyasının dikkatini çekmiş ve “Türk gencinin yaptığı resim” başlığıyla haber olmuştur.
1998 yılında Yağhaneler Sanayisi’nin yıkılması ve Erdoğan Usta’nın emekli olmasından sonra En Tabela kapanmış, ancak Erdoğan Niğdeli 2013 yılının Aralık ayına kadar boş durmamış ve tabela işini sürdürmüştür.
2013 yılında 73 yaşında hayata veda eden Erdoğan Niğdeli’nin büyük oğlu Özgür Niğdeli hala bu işi geleneksel olarak sürdürmeye devam etmektedir.
Saygıyla Anıyoruz.
1958 yılında Ankara’nın Kızılcahamam Uğurlu Köyünde dünyaya geldi.
İlköğrenimini doğduğu köyde tamamladı. Mesleğe ilk olarak 1971 yılında Posta Caddesi Tiritoğlu İşhanı’nda bulunan Osman Tabela’da çırak olarak başladı. 4 yıl çırak olarak çalıştı. 2 yıl Akşam Sanat Okulu’nda eğitim gördükten sonra askerlik görevine kadar 4 yıl kadar kalfalık dönemi geçirdi. Askerlik görevi dolayısı ile mesleğine 2 yıl ara verdi.
1980 Türkiye’nin sektör olarak tabelacılıktan reklam sektörüne geçiş yaptığı yıllardı. Bireysel olarak da ileriye bakarak düşünmenin, araştırmanın ve teknolojik makine yatırımlarının başlandığı yıllardı. Bu yıllarda Erol Gökmen de ortağı bulunduğu Osman Tabela’nın adını Osman Reklam olarak yeniledi ve 1995 yılında “Osmanlı Reklam” oldu.
Çok zor geçen yıllardan sonra personel sayısının artması, araç ve makine parkının gelişmesiyle Erol Gökmen kurumsallaşma kararı aldı. Bu arada 2002 krizi ve ortaklarından ayrılma süreci zorlu bir sınav niteliğindeydi.
Erol Gökmen, Osmanlı Reklam olarak bu sınavı vererek 30.000m2 arazi üzerine kurulu, çevreye ve insana değer veren son model tesisinde 250 çalışanı ile 44 yıllık meslek hayatına Onursal Başkan sıfatı ile devam etmektedir.
1952 yılında Rize’de doğdu. 1966 yılında İzmir Alsancak İşçi Bulma Kurumu’nda iş için beklerken, “Yetiştirilmek üzere, 15 yaşlarında serigrafi ve reklam işlerinde çalışacak çırak aranıyor” anonsunu duydu ve müracaat etti. Erdal isminde bir beyle Kemeraltı’nda merdiven altı 12 m2’lik bir dükkana gittiler. Bir mermer masa, duvarda asılı birkaç kalıp, 15-20 adet tahta ızgaradan ibaret dükkanda o gün mesleğe başladı.
Çıraklık dönemi oldukça sıkıntılı ve hep “Neler yapabilirim?” sorusuyla geçti. Film çekmek, kalıp hazırlamak gibi ana konular gizli yapıldığından mesleği, anahtar deliklerinden gizlice izleyerek, artan filmlerden denemeler yaparak öğrenmeye çalışıyordu. Film çeken çalışanın işe gelemediği bir gün Hislon ve Nacar kol saatlerinin kadranının basılması gerekiyordu. Erol Kemerdere “Ben çekerim!” deyince ustası biraz da alaylı bir ifade ile “Çek görelim.” demişti. Filmi çekti ve baskıya girdi; başarmıştı.
Rahmetli Erdal Bakan’ın kurucusu olduğu Erdal Serigrafi 3-5 sene sonra daha da büyüdü. Bir gün Reklam Prodüksiyon firmasından Vedat Bey, numunesi Danimarka’da basılmış olan Tuborg Otobüsleri’nin yanlarına sac tabela yapma işini getirdi. Ancak tramlı baskı olduğu için ustası bu işe sıcak bakmadı. Erol Kemerdere, kendini ispat etmek için sabaha kadar uğraşıp numuneyi bastı ve ustasına gösterdiğinde haklı takdirini aldı. Numuneyi fabrikaya götürdüler ve 40 otobüsün yanlarını donattılar. Bu başarı Erol Kemerdere’ye artık yetenekli bir usta olduğunun hissini verdi ve ustalık dönemi böylece başladı.
Rıfat Temiz (Temiz Serigrafi) ve Ahmet Üzümcü (Batı Reklam Tabela) yetiştirdiği elemanlar arasında yer aldı. Enver Bukan, Halil Atlas, Reşat Zengin, Sadettin Günkut, Kemal Üzümcü, Zafer Çözgücü gibi vefat eden ustalarını rahmetle anan ve son dönemde kendisini destekleyen Birol Fedai ve Fatma Gencer’e saygılarını sunan Erol Kemerdere hayat felsefesini şöyle tanımlıyor: “Bir usta tek başına bir şey başarır, ama yanında çalışan personeli ile çok şey başarır ve onu bu usta yapar. Personel arkadaşlarıma buradan sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”
1954 yılında Nevşehir’de doğdu. Öğretmenleri resim ve yazılarını güzel buldukları için Güzel Sanatlar Akademisi’ne gitmesini istediler. Ekonomik imkansızlıklar sebebiyle bu okula gidemedi.
1967 yılında İsmail Bozkurt’un (Rahmetli) yanında çırak olarak çalışmaya başladı ve kısa zamanda ustasını da hayrete düşürecek kadar hızla sanatını öğrendi.
1969 yılında kendi iş yerini açtı ve 15 yaşında o yılların en küçük ustası oldu.
Erol Kızılbağlı, Erol Reklam adlı firmasında, plotter, dijital baskı, CNC kesim, süblime baskı, asit indirme, serigrafi vs. işlerle, iki oğlu ile birlikte Nevşehir’de mesleğine devam etmektedir.
1939 yılında Kırıkkale’de dünyaya gelen Ertürk Dölek ev hanımı bir anne ve ağırlıkla hattatlık, inşaat, boya-badana, cami minber ve mihrabı yapan bir babanın altı çocuğundan en büyüğüdür.
Ertürk Dölek, kardeşlerin en büyüğü olduğu için işlerin her noktasında babasına yardımcı olmasıyla, önce çıraklık sonrasında ise kalfalık dönemlerini zor da olsa babasının yanında yaşadı. Teyzinatlar işlenirken desenleri babası çizer o da boyardı. Babası müthiş bir ustaydı. Osmanlı Turkuazı, Selçuklu Yeşili, Prusya Mavisi renklerini bulurken tonlarda biraz şaşma olsa ecdadımıza saygısızlık olur, renklerin tonları orjinallerine uyacak diye kıyametler koparırdı. Bursa, İstanbul ve Konya’daki camilerde mermer işlemelerden bal mumu ile kopyalar alır, onları kalıp haline getirir, sonra alçıya döker, mihraplara monte eder ve mermere benzetmek için boya ile mermer taklidi yapardı. Her aşamada babasına yardım ederken farkına varmadan hatırı sayılır beceriler kazanmıştı.
Babası İskender Usta cami mihrap ve minberleriyle uğraşırken Ertürk Dölek, yeni gelişmekte olan Kırıkkale’de bir ihtiyacı tespit edip, hat becerisini tabela işlerine adapte ederek tabelacılığa başladı. İlk birkaç denemeden sonra talep patlaması olunca bu durumu babasından gizleyemez oldu. Babası üniversite okumasını, Kırıkkale’de kalmamasını istiyor, “Çalışıp paranın tadını alırsan okulu ihmal edersin” diyordu.
Bu dönemde Ertürk Dölek, lise takımında Kırıkkale Spor’da futbol oynuyordu. Tabelacılığı ikinci plana atmış gibi yapıp sanayide arkadaşlarının babalarının dükkanlarında gizli gizli çalışıp tabela yapmaya devam ediyordu. Kazandığı para annesi dahil herkesi mutlu ediyor ama yakalanınca da paparayı yiyordu. Sonunda bir yandan okuyacağına söz verip babasını ikna ederek Kırıkkale’de bir dükkan açtı. Kırıkkale’yi sinema afişleri ve resimli renkli tabelalarla donattı. Milli bayramlarda bütün devlet kuruluşları ile MKE Fabrikaları’na sabit çelenkler yapıyor ve popülerliğini katlıyordu.
Liseyi bitirme noktasına gelince babasına verdiği sözü gereği dükkanı bir arkadaşına devredip A.Ü Fen Fakültesi’nin yolunu tuttu. Bu sırada 1960 İhtilali olmuş, bütün ekonomi kilitlenmişti. Haliyle babasının işleri de bozulmuştu. Ev kirasını ödeyemedikleri gibi okul kitaplarını da alamamışlardı. Babasının bu sene gitme seneye gidersin demesine rağmen fırçalarını cebine koyup Ankara’daki macerasına atıldı. Posta, İzmir ve Sakarya Caddeleri’nde çoğu zaman karın tokluğuna hatta bazen Kızılay’dan Yenimahalle’ye yürüyerek çalışmaya başladı. Kısa sürede ustaları tarafından da kabul gördü.
O dönemlerde İstanbul’da, daha sonra dünya firması haline gelen CEN Ajans’ın kurucusu Cumhur Abacı ile tanıştı ve güzel günler tekrar başladı. Hem güzel işler yapıp para kazanıyor hem de okula devam ediyordu. Altın varak geçerli meslekti ve yapan da azdı. Eli işe yatkın olduğundan kısa sürede aranan bir usta olmuştu. Çok iş yapar durumdaydı fakat okul çok zamanını alıyordu. Okulu ve ardından da askerliği bitirdi. Okul bittikten sonra pek çok ağabeyinden ortaklık teklifi aldı. Neticede İzzet Usta ile çalışmaya başladı.
Bu arada pleksiglas ışıklı reklamlar piyasa bulmaya başlamıştı. Aynı zamanda bankalar da Anadolu’ya yayılmaya başlamıştı. Önce Yapı Kredi Bankası ile temas kurup, reklamlarıyla devreye girip sonra Etibank, Esbank, Ziraat Bankası, Halk Bankası reklamları ve şubeleriyle işi genişletmeyi başardı. Bilahare PTT’nin atılım yıllarında verzalit malzemenin bayiliğini alarak hem reklamcılık hem müteahhitlik yaparak iş hayatını devam ettirdi. Daha sonra verzalitten çizilmeyen, çakıyla oyulmayan okul sıraları, hastane mobilyaları üreterek reklamcılığı içine gömerek sanayiciliğe, seri üretime başladı.
Ertürk Dölek halen aktif çalışmalarıyla sektörde hizmet vermeye devam etmektedir.
Bu arada farklı olarak yaptığı işler:
03.07.1949’da Bolu ili Dörtdivan ilçesi Doğancılar Köyü’nde Mehmet ve Tevhide çiftinin iki çocuğundan biri olarak dünyaya geldi.
İlkokulu köyünde okudu. 1955 yılında annesi öldükten sonra babasıyla Ankara’ya yerleştiler. Rahmetli İhsan Kantarcı’nın yanına çırak olarak verildi. Neon sanatını Ustası’nın yanında öğrendi, bazı atölyelerde de çalıştı.
1970’li yıllarda elektrik kesintileri fazlalaşınca işler tamamen durdu. Bu dönemde Fuat Ustası’nın yanında laboratuar aletleri yapmayı öğrendi. Epey çalıştıktan sonra oradan Hacettepe Hastanesi tıbbi cam aletleri cam atölyesine başladı. Buradan emekli olana kadar evinin üstünü atölye yapıp yine akşamları neon işleri yaptı.
1985’ten sonra 1990’lı yıllarda çocukları büyüyünce işi çocuklarına bıraktı. Şimdi oğulları Teknik Neon Ltd. Şti. adıyla faaliyetlerini sürdürüyorlar.
1949 yılında Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde doğdu.
Küçük yaşlardan itibaren güzel sanatlara olan ilgisi ve resim yapma yeteneği ile tabelacılığı meslek olarak benimseyip amatör bir ruh ile çalışmalarını sürdürdü.
Asıl mesleği öğretmenlik olan Fikret Güney, 1970 yılında Güney Reklam adıyla firmasını kurup, dönemin en güncel tasarım anlayışını yağlı boya tabelalarına yansıttı.
1980-1990 yılları arasında Diyarbakır, 1990 yılından 2020 Yılına kadar ise Güney Reklam ile Şanlıurfa'da faaliyet gösterdi. Tabela ve reklamcılığa olan bağlılığı ile yakın aile bireylerine de bu mesleği sevdirmiş, Siverek'te birden fazla marka ile tabelacılık mesleğini devam ettiren yeğenlerine ilham kaynağı olmuştur.
Mesleğinde en üst seviyeye ulaşıp bulunduğu bölgeyi de aşarak Türkiye genelinde başarılı projelere imza atan Fikret Güney, 2020 yılı itibariyle meslek hayatını sonlandırdı. Ancak onun çalışanlarına ve yakınlarına aktardığı mesleki sevgi ve tecrübesi ile tabelacılık mesleğine kazandırdığı onlarca firma sektörü ileriye taşımaya devam ediyor.
1956 yılında Kayseri’de doğdu. Mesleğe 1972 yılında Ariş Reklam, Ahmet Gayretli’nin yanında çırak olarak başladı. O dönemlerde tabelacılık bir zanaattı, eline mahir adamların işiydi çünkü her şey el ile yapılırdı.
Bir yıl kadar Ariş Reklam’da çalıştıktan sonra Kayseri Reklam Ünal Dumlu’nun yanında çalışmaya başladı. Palet Usta, Yılmaz Bayraktar (Dilsiz), Ömer Livdumlu, Kaya Livdumlu, Mustafa Savruk gibi değerli ustalarla çalışma fırsatı buldu. Öğrendiklerinin temelinde bu ustaların emeği ve desteği çoktu. Fırça ile tabela yapmayı, pleksi, fırın presi gibi ustalık ve estetik gerektiren işleri bu ustalarından öğrendi.
Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda eğitim gören ve asistanlık yapan ağabeyi Yaşar Cebecioğlu’nu okulda ziyaret ederek atölyelerinde yapılan eserleri gözlemleme ve bu atölyelerde çalışma imkanı buldu. El sanatı olan mesleğinde çok büyük önem arz eden estetik ve teknik kabiliyetinin gelişmesinde bu ziyaretlerin büyük etkisi oldu.
Askerlik görevinden sonra 1974 yılında Kayseri’de Meydan Beğendik’in yanında bir dükkan kiralayarak Güven Tabela’yı faaliyete geçirdi. Asya Makine, Bağkale ve Sanayi Odası’na bağlı birçok firmanın reklam işlerini yaptı. O dönemlerde malzeme bulmak ve getirtmek zordu. Alet, ekipman, makineler yoktu. Tabelalar takoz fırçalar, kalem fırçalar ile elle boyanarak yapılırdı. Sonraları şablonlar yapılmaya başlandı. Şablonlar da ilk başlarda el ile çizilirdi. Sonra bilgisayarlar, plotterlar, kompresörler çıktı.
Tabela işinin artık el sanatı olmaktan çıkması ve bir sanayi kolu haline gelmesiyle zamana ayak uydurarak bilgisayar ve plotter aldı. 90’lı yıllardan sonra teknolojinin çok daha hızlı gelişmesiyle makine parkuruna iç mekan ve dış mekan dijital baskı makinelerini kattı ve zaman içinde istihdamı ve hizmet verdiği firma sayısı da arttı.
Yetmişli yıllarda bir bodrum katında küçük bir atölyede kurulan Güven Tabela bugün biri dijital baskı merkezi, diğeri tabela atölyesi olan iki ayrı merkezde toplam 600 m²’lik bir alanda Güven Reklamcılık Tan. Hiz. Mat. Teks. San. Tic. Ltd. Şti. olarak teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek, dijital baskı ve tabela faaliyetlerini Güven Cebecioğlu’nun oğlu Hasip Cebecioğlu yönetiminde sürdürmektedir.
Sinema salonlarının, kültür ve eğlence hayatının en gözde mekanları olduğu 50’li yıllarda, sinema girişlerine dev film tanıtım görselleri yapılırdı. Filmin ve oyuncuların adlarının yazıldığı renkli görsellere ek olarak 4-5 metre boyunda renkli ve dekupe Erol Fly, Alan Ladd dekorları yapılır, seyirciler bunların bacak arasından sinemaya girerlerdi. Bu görsellere fener adı verilirdi. Bu fenerleri yapanlar içerisinde en çok tercih edilen kişilerin başında sinema afişçisi ve ressam olan Hasan Mithat Ağakay gelirdi.
Ağakay ailesinin kökenleri, o dönemde Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yer alan Girit Adası’na dayanır. 1911 yılı Girit’li ailesi için bir dönüm noktasıdır. İtalyanlar’ın Libya’ya asker çıkardığı ve Osmanlı Devleti ile aralarının açılıp savaşa girdikleri günlerde Ağakay’lar İzmir’e göç ederler. Bir yıl sonra da Balkan Savaşı çıkar. Yunanlılar’ın İzmir’i işgali sırasında bu kez de soluğu İstanbul’da alırlar.
Mustafa Cemil Bey’in üç oğlundan biri olan 1902 doğumlu H.Mithat Ağakay, ilköğrenimini Girit’in Hanya kentinde, lise tahsilini İzmir’de tamamlar. Ağakay, boş zamanlarını babasının etkileriyle resim yaparak değerlendirir ve babası gibi ressam olmak ister.
Mithat Ağakay, İstanbul Beyoğlu Caddesi’nde ön yüzündeki aynalarla ünlenen Şık Sineması’nın bilet kontrol memuru olarak işe başlar. Şık Sineması’nın ressamı bir gün aniden rahatsızlanır, işe gelemez, bir hafta sonra gösterime girecek yabancı filmin afişi yapılacaktır. Zor durumda kalan sinema işletmecisi, 20’li yaşlarda olan H. Mithat Ağakay’a bu işi önerir, Ağakay bu fırsatı değerlendirir, sabaha kadar çalışır ve dev resmi tamamlar. Bu rastlantı H.Mithat Ağakay’a sinema fenerleri konusunda ün kazandırır ve Ağakay Ailesi’nin açıkhava reklamcılığı (outdoor) mesleğine başlamasının ilk adımı olur.
1950’li yıllarda büyük oğlu Münir ile Mimcim Matbaası’nı kurarlar. 1965 yılında küçük oğlu Erol’un kurduğu Eray Ofset Film ve Matbaacılık tesislerinde sinema filmlerinin afiş basımlarına başlarlar. 1968 yılında her iki matbaayı birleştirip Mimeray Grafik Ürünler Basım Tesisleri’ni oluştururlar.
1977 yılında aile reisi baba H.Mithat Ağakay vefat eder. Babadan oğula geçen ve giderek de büyüyen aile kuruluşunun bugünkü adı Mimeray Grafik Ürünler Basım A.Ş.’dir.
Saygıyla Anıyoruz.
1964 yılında Kayseri, Kocasinan’da doğdu.
İlkokuldan sonra reklamcılık mesleğine, ilk ustası Ömer
Livdumlu’nun (Hakan Reklam) yanında başladı. Çıraklık dönemi çok zordu, bugünkü
nesil gibi değildi.
Kalfalık döneminde Naci Ökten’in (Yakut Reklam) yanında
çalışıp bir süre sonra kendi işini kurdu. İki yıl sonra, askere gidip geldikten
sonra, İbrahim Öztürk (Fon Reklam) ile ortaklığı oldu. 1987’den 1993 yılına
kadar ortaklıkları devam etti.
1993’ten sonra kendi iş yerini açtı ve 2010 gibi de kapattı.
Bu dönem içerisinde çırak ve kalfa olarak yetiştirdiği Yücel Karadurmuş (Yücel
Reklam) ve Ömer Erciyes (Adım Reklam) sektörde devam etmektedir.
Kendi oğlu da halen Yilsan Reklam’da dijital baskı operatörü
olarak çalışmaya devam etmektedir.
1949 yılında Kayseri’de doğdu. İlk ve Ortaokulu Kayseri’de okudu. Yaz tatillerinde çeşitli iş kollarında çıraklık yaptı.
Kayseri Erciyes Spor Kulübü Lisanslı Boksörü olarak 1964 ve 1965 yıllarında 51 kg.’da Kayseri Bölge Birincisi oldu. 16 yaşına kadar okul, çalışma ve spor yaşamıyla sürdü. Okul dışındaki zamanlarında birçok iş yaptı. 1960 yılında Kaya Livdumlu’yu tanıdı ve çalışmalarını gördükten sonra merakla amatör çalışmalara başladı.
1966 yılında Hava Astsubay Okuluna girdi. Eskişehir ve Bursa’da Motor Tesfiye okuyup 1968 yılında Ankara Mürted’de göreve başladı. Burada hem arkadaşı Şükrü Aydın’ı tanıdı ve ileriki zamanlarda hem kendisi, hem de kardeşi Mustafa Aydın’ın mesleki bilgilerinden istifade etti. 1972 yılında sağlık sorunları sebebiyle ordudan emekli edildi. Mürted Hava Üssü’nde çalışırken göğüs isimliği takma mecburiyeti vardı. İsim yazdırmak için Ulus’taki Pantografçılara gitti, nasıl yazıldığını merak ettiği için makinasını görmek istedi ancak müsaade edilmedi. 1972 yılında Astsubaylıktan emekli rahmetli Ali Baltacı ile Ankara Tunalı Hilmi Caddesinde kuyumculuk sektörüne girdi. Ankara’da başlayan işlerinden fırsat buldukça 1969 yılında tanıştığı Osmanlı Reklamın kurucularından Osman Ve İsmail ustaların Dışkapı’daki atölyelerine gidip gelip pleksi işlerinde kendini geliştirdi.
1974 yılında işlerini İstanbul Kapalı Çarşı Kürkçüler kapısındaki ve Nuruosmaniye’deki atölyelerinde devam ettirdi. Burada santrafüj döküm mineli yüzük, kolye ve kıl testere ile dekupa madalyon kolyeler imal etti. O yıllarda Nuruosmaniye’de Serdar Klişe Nihat Özdemir ile arkadaş oldu, ondan klişecilik arkadaşlarından da rozet imalatını öğrendi. 1976 yılında Almanya’dan ithal iki adet pantografla döküm modelleri yaptı. O makinalar o günden bugüne emektarları oldu.
1978 yılında Şadiye Hanım ile evlendi. 1979 yılında Kızı Tuğba, 1981 yılında oğlu Ayhan dünyaya geldi.1982 yılında Antalya’ya yerleşti. Kuyumcu tamiratı ve pantograf yazısı yaptığı işyerini Hattat Tugay adıyla açtı. 1984 yılında turizmin gelişmesiyle kuyumculuk işini rafa kaldırıp tamamen sektörlü olup Otel ve Tatil Köylerinin iç mekan ve açık alan yönlendirme levhalarıyla hizmetini sürdürdü.
5 Yıldızlı Miracle-Zena gibi otellerin komple tabela ve yönlendirme işleri, Almaata’daki, Kıbrıs’taki, Almanya Berlin’deki bazı büyük otellerin yönlendirmeleri, 1985 yılında Antalya Merkez Bankası’nın bugün hala pırıl pırıl kullanılmakta olan (Asit oyma pirinç) tabelası, Club Hotel Seranın ilk logolu pirinç yüzeyli kutu harf tabelası, 1988 Ülgenler Motor Showromun her tarafı kapalı pirinç kutu harfli yazısı gibi fırça çalışmaları ve birçok camide hat levhaları olmuştur.
Türkiye’de eloksallı alüminyumu krom paslanmaz gibi metalleri asitle indirebilen birkaç kişiden biri olmanın gururunu yaşıyor. 1985 yılında eşi Saniye hanımın da atölyesinde çalışmaya başlaması ile daha üretici hale geldiler. 1991’de Amerika’dan getirttiği cnc tezgahı ve lazerle üretime yenilik kattı. Üniversite eğitimini ve askerliğini bitirip yönetimi ele alan oğlu karbondioksit ve yağ lazerleri ve cnc tezgah ithal ederek makine parkuruna yeni bir boyut kazandırdı.
2008’de firması Tugayhan Reklam Ltd. Şti. olarak devam etti. 2013’de diğer oğlunun da kadroya katılmasıyla kendini emekli etti. Her sabah yüzme sporu ve kıyı balıkçılığı, bahçe uğraşısı ve seyahatlerle emekliliğini yaşayan Mehmet Yanık bugüne kadar bilgisiyle, öğretisiyle emeği geçen dostlarına, arkadaşlarına teşekkür ediyor.
Belki 1965, belki 1970 yıllarıydı, Siirt’in en kenar mahallesinde çamurdan şekiller yaparken, sonradan öğrendiği büyük üstat rahmetli Sezgin Burak’ın çizdiği Tarkan çizgi romanını gördü.
Yarattığı kahramanlar, çizdiği resimler kendisini çok etkiledi ve resim kabiliyetini ve ressamı keşfetti. Çizgi romanın içinde atlar, oklar, kılıçlar, Romalı Saksonlar, Vikingler, Hun Türkleri ve tabi ki Tanrı’nın kırbacı Avrupa Hun İmparatorluğunun kurucusu büyük kumandan Atilla vardı.
Tarkan resimlerini sulu boya ile macera şeklinde çizmeye başladı. Herkes ders çalışırken Halis Güngör resim çiziyordu. Tabi ki elle çizilmiş sinema afişleri de kendisini çok etkilemişti. Renkler kompozisyonları, renkler figürleri, yazı karakterleri de kendisini eğitiyordu.
On yaşına geldiğinde mahallenin ressamı oldu. Gece gündüz hiç durmada resim çiziyordu. On iki yaşına geldiğinde tüm Siirt O’nu resim sanatının dahi çocuğu olarak tanımaya başladı. Bütün dünyası artık resim çizmekti. Portreler, manzaralar, klasik modern her türlü resim çiziyordu.
On altı yaşında 1976 yılında ilk atölyesini Siirt’te açtı. Ancak resimden geçinecek kadar para kazanamadı. Arkadaşlarının teşvikiyle tabela yazmaya başladı, reklam işleri de yapıyordu.
Hem yağlı boya resim çiziyor, hem de tabela yazıyordu. 1979 yılına gelindiğinde bütün Siirt’i resim ve tabela ile doldurmuştu. Bir tek gün bile resim ve tabela yapmadığında kendisini suçlu ve kabahatli hissediyordu. Resim çizdiği zaman rahatlıyor ve kendine güveni artıyordu.
Yaşamasını öğrenmeden önce resim çizmeyi, tabela yazmayı öğrenen Halis Güngör, “Tabela ve reklam işleri müşteri bıkana kadar, resim mezara kadar” diyor.
Resime olan tutkusunu en samimi duygularla ifade eden Halis Güngör şöyle diyor:
Resimlerime hem gözünüzle, hem ruhunuzla bakın. Resim bir memleketin kültürünü yansıtır, tabela reklam bir memleketin ticari hayatını canlı tutar. Kendini bilen sanatçı ve zanaatkarlar halka hizmet etmekten usanmazlar.
Çocuklarınızı resim çizmeye teşvik edin. Hem hümanist, hem bilgili olacaklarını göreceksiniz. Resim çizen insanlar mutlaka ruhlarının derinliklerindeki liderlik duygularını keşfedecektir. Eğer sürekli resim çiziyorsanız artık dünyadaki gelmiş geçmiş tüm tarihi olanlar hakkında bilgi sahibi olmak istersiniz ve sürekli gündemi takip eder ve gerçek aşk insanı olursunuz. Yaşamak için hep yaşat, sevmek için hep sevil.
Sanat sadece Paris’e, Londra’ya, İstanbul’ ait değil, tüm dünyaya aittir. İnsana ve doğaya saygı bizde esastır.
Siirt’ten en samimi sevgi ve saygılarımla…
1954 yılında Denizli Kayaköy’de doğdu. İlköğrenimini Kayaköy İlköğretim Okulu’nda tamamladı. Sonra öğrenimine ara verip çiftçilikle uğraştı.
Meslek hayatı 1970 yılında 6-7 aylık bir dönemde tabelacı ressam Muharrem Usta’nın yanında çıraklık yapmasıyla ve bu süre içerisinde meslek eğitimini almasıyla başladı. Fakat babasının zoruyla bu işten ayrılarak tekrar çiftçiliğe dönmek durumunda kaldı. 1974 yılında vatani görevi için askere gitti ve 1976 yılında askerliğini tamamlayarak döndü.
Aynı yıl kendi reklam firmasını kurdu. O zamanlarda tabelalar fırça ve boya ile yazılırdı. Halit Taşdemir, fırça ile başladığı mesleğe 1996 yılından bu yana bilgisayarlı yani dijital sistemle devam ediyor. Meslek hayatı boyunca halen aktif çalışmalarına devam eden ve kendi firmalarını kuran birçok çırak yetiştirdi.
Halit Taşdemir Denizli’de Halit Reklam olarak çalışmalarına devam etmektedir.
1954 yılında Sivas’ta doğdu. 1959 yılında ailesi ile birlikte İstanbul Beyoğlu’na taşındı. 1961 yılında Galata Kulesi’nin yanındaki Okçu Musa İlk ve Ortaokulu’nu bitirdi. O zamanlarda şartlar gereği okurken çalışmak da gerektiğinden okul döneminde aynı zamanda bir tabelacıda çıraklık yapmaya başladı.
1971 yılında başladığı Koç Reklam’da üç yıl kalfa olarak çalıştıktan sonra 1974 yılında askere gitti.
Askerden döndükten bir yıl sonra, 1977 yılında, Beyoğlu Tünel’de Tek Reklam’ı kurdu. Günümüzün teknolojik imkanlarının bulunmadığı o yıllarda tabela boyama ve fırça ile yazım işleri revaçta idi. Zaman ilerledikçe teknoloji ile birlikte fırçalar da rafa kalktı. Ancak Hasan Delen o zamanlarda fırça ile yapılan işleri şu anki teknolojiye değişmiyor.
Beş çocuk babası olan Hasan Delen halen Gaziosmanpaşa’da bulunan Tek Reklam Görsel Tan. Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti. adlı şirketiyle sektöre hizmet vermeye devam etmektedir.
1975 yılında Beyoğlu Tarlabaşı’nda Mustafa Kurt ortaklığı ve küçük bir sermaye ile 50m² bir alanda Kurt Reklam adında ilk dükkanını açtı.
İlk önce perakende işler yaparak başladı. Dört yıl Beyoğlu’nda çalıştıktan sonra 1979 yılında Okmeydanı Şarkkahvesi’nde daha büyük bir dükkana taşındı. Hem perakende işler yaptı, hem de Philips, Dardanel, Özen Film, Agfa Film, Atinon gibi kurumsal firmalarla çalıştı. Marshall Boyaları’nın fuar standını, Turkcell ve Telsim’in telefon standlarını yaptı.
Zamanla işlerin artmasıyla, 1998 yılında Yenibosna’da kendilerine ait beş katlı yeni bir binaya taşındı. Sektörün getirdiği makineleşmeyle birlikte 300x150cm CNC tezgahı ve 3.20cm baskı makinesi aldı. Perakende işlerine de devam etti. Aynı zamanda Çanakkale Seramik’in Türkiye genelinde bütün bayii reklamları ile Sabancı Vakfı’nın işlerini yaptı.
Hasan Gümüş, Kurt Reklam San. ve Tic. Ltd. Şti.’nde halen Teknosa’nın Türkiye genelindeki bayi tabelaları ile fuar zamanlarında bir mimarlık ajansıyla birlikte Ford’un ticari araç standı, Trakya Cam, Lassa-Bridgestone, Lida Pırlanta, Marco Benetti gibi fuar standı işleri gibi açıkhava reklamlarıyla ilgili her türlü işi yapmaya devam etmektedir.
1963 yılında Kırklareli’de doğdu.
1962 yılında tabelacı olan amcasına yardım ederek mesleğe başlamış oldu. Çıraklığı, kamyon karoserlerine motif ve resim çalışmaları ile devam etti.
1971 yılında İstanbul’a gelişi ile dönemin reklam atölyelerinden Bir Reklam İbrahim Koşukavak’ın yanında kalfa olarak çalışmaya başladı.
Ustalığa geçişi ile beraber 1978 yılında İstanbul Eminönü Zambo İş Hanı’nda kendi atölyesi Gürşan Reklam’ı kurdu.
Yerli ve yabancı dünya markalarının reklam çalışmalarını, resim yeteneği ile reklamcılık bilgisini birleştirerek görsel tasarım ve sloganlarını bina cephelerine uyguladı.
Hasan Gürşan’ın çalıştığı firma ve ajanslar arasında, Milta Tanıtım-Ankara, Tuncay Reklam-Konya, Ar Ajans-İstanbul, Atlas Reklam-İstanbul, Yataş, Ülker, Betonite, Taciroğulları, Genpa ve ECA yer almaktadır.
Yetiştirdiği ustalardan bazıları, Muharrem Kölekçi (Zirve Reklam), Erhan Şahin (Rota Reklam), Alaattin Günel (Günel Reklam), Emrullah Mutlugün ve Selçuk Gürşan’dır.
Ressam Hasan Gürşan, hala aktif olarak butik çalışmalar, yağlı boya tual çalışmaları ile mesleğini icra etmeye devam etmektedir.
1945 yılında Mersin’de doğdu.
İlkokulu merkeze bağlı Kuzuca köyünde bitirdi. Öğretmen okulu imtihanlarını kazanarak 6 yıllık bir eğitimden sonra ilkokul öğretmeni oldu.
Mardin, Konya, Mersin illerinde öğretmenlik görevini sürdürdü.
1974 yılında tabelacılığa başladı. 1975 yılında Hasret Reklam olarak kendi firmasını kurdu. Saygı, sevgi ve kaliteyi ön planda tutarak 1980 yılında 15 kişilik kadroya ulaştı ve bu süreç içinde birçok başarılı işlere imza attı. Birlikte çalıştığı arkadaşlarına her zaman minnet borçlu olduğunu dile getiren Hasan Kurt, oğlu İbrahim Kurt ile sektörde hizmet vermeye devam etmektedir.
16.02.1961’de Ankara’da doğdu.
1978 yılında 1. Sanat Torna Tesviye mezun oldu. Kendi mesleğini yapmaktadır.
1983’de bu işi yapan bir arkadaşıyla tesadüfen Posta Caddesi’nde karşılaştı. Kendisine yardım amaçlı başladığı iş yerini devraldı. Bu mesleği imalat kitaplarından okuyarak öğrenip bu güne kadar devam ettirmiş bulunmaktadır.
1951 yılında Elazığ’da doğdu. Ortaokul ve lise öğrenimini Elazığ’da tamamladı. Ortaokuldayken çizimi çok iyiydi. Resim öğretmeni, öğretmenliğin yanı sıra tabelacılık da yapıyordu. Hıdır Can’ın çizimlerini ve bu konudaki yeteneğini gören öğretmeni yanında çalışmasını teklif etti ve böylece mesleğe başladı.
1965 yılında çırak olarak reklamcılık sektörüne adım attı. Çıraklık döneminin ilk zamanları tabela silmek, boya kutularını taşımak ve yıkamakla yani temizlik işleri ile geçti. Sonrasında ustası fırça ve malzemeyi nasıl kullanacağını öğretti. Fakat hemen tabela yapmaya başlamadı.
1970 yılında askere gidene kadar aynı iş yerinde çalıştı. Askerden döndükten sonra kardeşi ile birlikte ellerinde bulunan pres, dekupaj, makine, oturak ve koparma aletleri ile Arı Reklam adlı kendi iş yerlerini açtılar. O dönemlerde Elazığ’da en fazla 3-4 reklamcı vardı. Arı Reklam, ışıklı tabela yapan iki reklamcıdan biriydi. 1977 yılında yapılan Diyarbakır Havaalanı’nın tüm tabela ve dekorasyon işleri, Elazığ Karayolları’nın resmi işlerindeki tüm tabela işleri, Ziraat Bankası ve Türk Ticaret Bankası’nın reklam ve tabela çalışmaları, yol üzeri tabela işleri, özellikle Yeniçağ, Gerede, Bolu, Eskişehir, Bursa ve Ankara yolu üzerindeki birçok tabela işleri yaptığı çalışmalar arasında yer aldı. 1978 yılında yaşanan siyasi olaylardan dolayı firmayı kapatmak zorunda kaldılar.
1979 yılında İstanbul’a geldi, büyük firmaların işlerini yapan Er Reklam’da çalıştı, burada iki yıl çalışmasına rağmen her zaman işine odaklanan biri olduğu için kendini geliştirdi. 1980 yılında İstanbul’da “Grafik Ajans Tabela Reklam” adında kendi iş yerini açtı. Tabelanın yanı sıra serigrafi işleri de yaptı.
Hıdır Can, o dönemin zorluklarını şu cümlelerle aktarıyor: “Tabela yaparken her harfin ayrı ayrı özelliği vardır ve yazılışı ayrıdır, diyelim ki karakteristik yazı yazılacak bir tabela işi aldınız, tabelayı yazarken, bu tabela olsun, bez olsun her harfi ölçerek yazmak gerekir, yani tabela yapmak bir ustalık ve zanaatkarlık isterdi, eskiden branda üzerine yazı yazılamazdı, yazıldığında boya dökülürdü ve PVC boya kullanılırdı, yani zordu.”
Üç çocuk babası olan Hıdır Can, İstanbul Bayrampaşa’da yoğunluğunu oğullarına devrettiği Grafik Ajans Tabela Reklam adlı firmasında tabela, LED ve serigrafinin yanı sıra dijital baskı ile sektöre hizmet vermektedir.
6 Haziran 1966 tarihinde İstanbul’da doğdu. İlk ve orta öğrenimden sonra o dönemdeki siyasal olaylar ve özel sebeplerden dolayı okula devam edemedi. Öğrenimin okulda başlayıp hayat boyu süreceği inancında olduğu için 1982 yılında iş hayatına atılarak yeni öğrenimine başladı.
İlk işinde elektrik kaynağı ve metal kesim büküm işini öğrendi, böylece metalle tanıştı. İlk ustası Nihat Babacan’ın öğretmenliğini ve işini sevmesindeki yardımlarını hiçbir zaman unutmadı, tıpkı ilkokul öğretmenini unutmadığı gibi. 4 yıllık metal öğrenme serüveninden sonra askere gitti. Askerden dönünce vantilatör işi yapan bir firmada usta olarak çalışmaya başladı. Böylece çıraklık ve kalfalıktan sonra ustalık dönemine geçti. Öğrenme arzusu hep devam etti. Etrafındaki herkesten bir şeyler öğreneceğini bildiği için bu iş yerinde elektrik kutuları üretilen kısımda kesim, büküm, taşlama ve tesviye işlerinin inceliklerini öğrendi. 1994 yılında yaşanan ekonomik kriz döneminde işinden ayrılmak zorunda kaldı.
İşsizdi ama kendine güveni tamdı. Çünkü elinde altın bir bileziği vardı. “Bu ülkede bana her zaman iş var” diyecek kadar özgüveni olmuştu. Halen beraber çalıştığı bir arkadaşının sayesinde 1995 yılında reklamcılık sektörüyle tanıştı. Daha önce çalıştığı sektörlerdeki işlerle üretilen ürün dışında işin temeli aynıydı metale hayat vermekti.
Hikmet Kaplan, 1996 senesinden beri çalışmaya devam ettiği Penta Reklam San. ve Tic. Ltd. Şti. ailesinin bir ferdidir. İlk başlarda cephe panoları, totemler, pilonlar üretiyor ve montajların kadar işi sürdürüyor, hangi bölümde eksik var ise o bölüme destek vererek, dayanışma içinde işin kaliteli ve sorunsuz üretilmesi için çalışıyordu. Penta Reklam, ilk yıllarda daha çok vinil panolar üretirken ilerleyen yıllarda ağırlık alüminyum dekupe panolar ile dekupe kabartma harflere kaydı. Son yıllarda ise yoğunluklu olarak taksi durakları, ekmek satış büfeleri, banka ATM kabinleri, imaj yenileme ürünleri komple bayi teşkilatları için anahtar teslim ürünler üretilmektedir. Penta Reklam’ın gelişmesi ve büyümesiyle başlayan branşlaşma ile Hikmet Kaplan da alüminyum bölümünün sorumlusu oldu, bölüme gelen işlerin elemanlar arasında iş dağılımını yapmak, iş bazında malzeme siparişlerini vermek, bölümün üretim maliyetlerini hazırlamak ve bölüme gelen yeni elemanların eğitimlerini vermek gibi konularda görevini sürdürmektedir.
Eskilerin söylediği “madem ki biliyorsun, neden öğretmiyorsun” sözü Hikmet Kaplan için hep yön gösteren oldu, ustalarından öğrendiği birikimini yanındaki mesai arkadaşlarına öğreterek ustalarına olan borcunu ödediğine inanıyor.
1958 yılında Uşak Ulubey’de doğdu. Fırçayla ilk tanıştığı 1974 yılında, Sanat Okulu birinci sınıf öğrencisiydi. İlk işi babasının Uşak’ta açtığı bakkal dükkanına sulu boya fırçaları ile yağlı boya olarak yazdığı “Ufuk Bakkaliyesi” tabelası oldu. Tabelacılık mesleğine başlamasına vesile olan bu tabelayı yazma nedeni ise Uşak’ta aynı zamanda resim öğretmeni olan Orhan Hoca’nın ilde tek tabelacı olması ve işlere yetişememesiydi. Orhan Hoca’nın yanında harfleri başlama ve bitirme yerlerinde bantlamayı, samur fırçayı nasıl kullanacağını öğrendi ve ayakkabı, tuhafiye dükkanlarının tabelalarını yazdı. Sanat Okulu’nu bitirdiği 1977 yılına kadar birçok tabela yapan Hilmi Okan, Uşak’ta tanınan ve aranan bir tabelacı oldu.
1980 yılında askerden döndüğünde Kütahya’da Azot Fabrikası’nda işe başladı. O dönemlerde Kütahya’da beş tane tabela ustası vardı. “Fırça sanatı bir hastalıktır, bir başlayan bir daha bırakamaz” diyen Hilmi Okan, hemen bu beş tabelacı ile tanıştı.
1981 yılında Kütahya’da ilk dükkanını açtı, Uşak’tan kardeşini de yanına alarak kısa bir zamanda Kütahya’da mesleğinde tanınır oldu. İlk çırağı olan kardeşini yurt dışına gönderdikten bir süre sonra 1986 yılında diğer kardeşi ve çocuklarını da yanına alarak yetiştirdi. Bugüne kadar birçok çırak yetiştiren Hilmi Okan, “şimdi beni gördüklerinde ‘ustam’ diye hürmet ediyorlar, bu çok hoş bir duygu” diyor.
Yurt dışına giden kardeşi Hollanda’da “Okan Reklame”, Uşak’taki diğer kardeşi ise “Okan Reklam” ve “Turkuaz Reklam” adıyla sektöre hizmet vermeye devam etmektedir.
Hilmi Okan aynı zamanda bilgisayar mühendisi olan oğlu Can Okan ile birlikte Kütahya’da Okan Reklam adlı firmasında çalışmalarını sürdürmektedir.
1952 yılında Gaziantep’te doğdu. İlkokul 3. sınıfta okurken ekonomik nedenlerle, ağabeyinin çalıştığı Ceylan Tabela’da çırak olarak işe başladı ve hem okulu hem de çıraklığı bir arada yürütmek zorunda kaldı.
Ağabeyi öğlenci, kendisi sabahçı olduğu için yarım gün çalışırlardı. Aldıkları 10 liraları annelerine verirlerdi. Altı kardeştiler ve hepsinin de aile ekonomisine mutlaka katkıları olurdu. O dönemlerde okul dışında sabah erken saatte kalkıp simit, gazete ve tatlı satarlardı.
Askerlik görevinden sonra İstanbul’a geldi, Altan Reklam’da çalıştı. O zamanlar serigrafi baskı işleri yaygındı. Gaziantep’de bu işi yapan yoktu. Ustası Ceylan Tabela bu işi yapıyor olsa da orada çırak iken bu iş gelişmemişti. İstanbul’da 3-5 yıl kaldıktan sonra tekrar Gaziantep’e döndü.
Ceylan Tabela’da beş yıl çıraklık yaptı, büyükleri onlara fırça vermiyor, sadece yıkatıyorlardı. Fırça yıkamaktan kurtulmak için beş yıl sonra Gümüş Fırça adıyla faaliyet gösteren ve o zaman sanat okulunda teknik grafik yapan Necati Eliman’ın yanına kalfa olarak başladı. Necati Usta kamuda memur olarak işe alınınca, dükkanın işletmeciliği de henüz 14 yaşında Hüseyin Gökdemir’e kaldı.
Hüseyin Gökdemir, bu küçücük 15m² dükkanda, 6 kutu boya, 3 tane fırça, 2 tane tabela sehpası, 2 tane üzerine boya koyulan sehpa ile işe başladı. 15 yaşına geldiğinde Ceylan Tabela’da kalfalık yapan 2 yaş büyüğü olan ağabeyini de yanına alarak, firmanın adını Nur Reklam olarak değiştirdi ve 1966 yılında birlikte işe koyuldular. 1970 yılında ağabeyi, 1975 yılında da kendisi askere gidip döndükten sonra firmanın adını Nur Tabela olarak değiştirdiler ve 1992 yılına kadar tabelacılığı boya ve fırça usulü ile sürdürdüler. 1992 yılında sonra teknolojinin gelişmesiyle boya ve fırçayı rafa kaldırıp kesicilerle ça