Genç Aredliler “Satışı Kim Öldürdü Semineri”nde Buluştu [ 17 Ağustos 2013 ]


Genç Aredliler “Satışı Kim Öldürdü Semineri”nde Buluştu

SOSYAL MEDYADA PAYLAŞIN :

İzmir, Çeşme’de 17.08.2013 tarihinde gerçekleştirilen Genç Aredliler toplantısının konusunu, “Satışı Kim Öldürdü?” konulu bir filmin izlenmesi, film üzerine katılanlarca yapılan yorumlar ve Ömer Faruk Sezgin’in açıklamaları oluşturdu.

1974 yılında kurumsal firmaların birbirleriyle olan şikayetleri ve eleştirileri üzerine yapılan bir anket çalışmasından yola çıkılarak hazırlanan filmin halen güncel sorunları barındırıyor olduğu görüldü.  

Filmin izlenmesinden ortaya çıkan sorunlar şöyle sıralandı:
•    Kurumsal firmalarda çalışanların kendi görev tanımlarının dışında inisiyatif ve bilgisinin olmaması,
•    Ürün teslimatında yapılan yanlışlık, A ürünü yerine B ürünün gönderilmesindeki hatanın kısa sürede düzeltilmesi yerine siparişin bu şekilde olduğunda kararlı, ısrarlı olma,
•    Satış temsilcisinin tanıtım sonrasında yaşadığı aksilikler ve eksik hazırlıklar,
•    İletişim sıkıntısı, kopukluğu,
•    Sorunların ortak alanlarda ve yüksek sesle konuşulması,
•    Sevkiyat personelinin kişisel davranışlarını işinde de sergilemesi, eğitim eksikliğinin ortaya çıkması,
•    Şirketi temsil eden logolu araç veya giysiyi taşıyan kişilerin eğitimi ve zaman zaman izlenmemesinden doğan hatalar…


Yapılması gerekenlerin katılımcıların fikirleriyle ortaya konulduğu toplantıda;
1.    “İşin tam ve zamanında yapılmasını istiyorsak; İş için bir firmaya telefon ettiğimizde istenileni karşı tarafa doğru anlatmalıyız, anladığından emin olmalıyız.
2.    Satış yapacaksak önce müşteriyi dinlemeli ve sonrasında satış programını yapmalıyız.
3.    Sipariş alınan mal zamanında ve doğru teslim edilmeli, müşterinin isteklerine dönüşlerin de zamanında olmasına dikkat etmeliyiz. İç ilişkilerdeki kopuklukların doğrudan müşteriye yansıyacağını unutulmamalıyız. 
4.    Üretim bölümünün satıcının isteklerini doğru anlaması için çalışmalıyız, gerektiğinde üretim bölümünün de yapılacak satıştan prim almasını sağlamalıyız.
5.    İşletme körlüğü denilen şey üçüncü göz olamama, sorunları görememe, çözüm üretememeye sebep olabildiği gerçeğinden hareket ederek patron yönetimli firmada profesyonel yöneticilere de inisiyatif vermeliyiz. 
6.    Ufak ayrıntıların büyük farkları doğuracağını unutmamalıyız.
7.     Karşımızdakinin yerine kendimizi koymadan bir şey öğrenemeyiz, öğretemeyiz, dinlemeyi bilmeliyiz.
8.    Etkinlik ve verimlilik önemlidir, verimli olan başarır, şirkete kazandırır bilincine varmalıyız.
9.    Sorunları ortaya koyanların çözümü de üretmeleri gerekeceğini çalışanlara anlatmalıyız.
10.    Patron ve yöneticilik ayrı şeylerdir. Patron vizyon ve parayı koyar. Özerklik sağlayabilmek ise başarıyı getirir.
11.    Dinlemeliyiz, objektif olmalıyız, istişare yapıp sorgulamalıyız” sonucuna varıldı.


Toplantının ikinci bölümünde Ömer Faruk Sezgin patron olmakla yönetici olmanın farklarını ortaya koydu. Ömer Faruk Sezgin konuşmasında; Firmanın patronu yönetici olmak istiyorsa işi yöneten kişinin özelliklerini taşımalıdır. Yöneticinin; 
•    Planlama
•    Organizasyon
•    Kumanda
•    Koordinasyon
•    Kontrol
•    Eğitim süreçlerine hakim olması ve yönetmesi gerekir. Patron olduğumuz şirkette bunları yapamayacaksak mutlaka işi profesyonellere yaptırmalıyız görüşünü katılanlara örneklerle anlattı. 

Son bölümde; toplantıya katılan patron ve yöneticilere iyi bir satış elamanında olması gerekenleri anlatan Ömer Faruk Sezgin,  toplantıdaki satış elemanlarına da göndermelerde bulundu. 

“Firmaların satış departmanlarının, müşterinin yapısına göre organize edilmesi, çıkacak problemleri görünebilir hale getirebilen bir yapıda olması, kurallara göre yönetilmesi ve doğru personelle yönetilmesi gerekir” diyen Ömer Faruk Sezgin, iyi bir satış elemanı yetiştirmenin kurallarını şöyle sıraladı;
•    Satıcı şirketin her yerinde oryantasyona tabi tutulmalıdır.
•    Satacakları ürünü, üreten kadar iyi bilmeli ve tanımalıdır. 
•    Rakip ürünleri ve rakip üretim şekillerini bilmelidir. Satış temsilcisiyle müşteriyi tanıştırmak, müşteriyi tanıtmak gerekir.
•    Çok laf yapan satıcı iyi satıcı anlamına gelmediği için lazım olandan fazlasını konuşmamak gerektiği mutlaka anlatılmalıdır.
•    İnsanın hassas olduğu antenin açık olduğu nokta, yer algıdır. 
•    Müşterinizle ilgili bütün bilgileri toplayın, her akşam satıcılarınızı tek tek dinleyin, sen iyiysen ekipte iyidir. 
•    Müşterinizin istikrarı satış elemanınızın istikrarlı tutumuyla doğrudan alakalıdır. 
•    Patron ve yönetici örnektir, sözlerinizle değil davranışlarınızla örnek olun.
•    Yaptığınız şey ölçülebilir objektif ise verimli olup olmadığınızı öğrenebilirsiniz. 
•    İyi bir yöneticiyseniz çalışanlarınızın şirket içindeki attıkları adımlar bile planlıdır. 
•    Sorumlu departmanlarda sorunlu insanlar olabileceği unutulmamalıdır.
•    Satış – Üretici – Tedarik – Muhasebe – Depo bir bütündür satıştaki performansı bu bölümler arası diyalog belirler. Gerektiğinde satışın başarısından bu bölümlerdeki çalışanları da yararlandırın gizli ya da açık prim desteği sağlamak satışı hızlandırır geliştirir.
•    Güven ve adalet şarttır. Çalışanların işverenlere güvenmesi, işverenin vicdanının olması bu işin ahlaki profesyonelliğidir.

Bir şirketi yok etmenin zor olduğunu ancak yeni yatırımlar ve yeni yönetimlerin en hassas zamanlar olduğunu vurgulayan Ömer Faruk Sezgin, böyle zamanlarda işin başında olunması, kararlı ve objektif davranılması gerektiğini vurguladı. 

Ömer Faruk Sezgin, ikinci nesli hazırlayan şirketlerin aile anayasası denilen bir takım kuralları yazmaları gerektiğini,  bu kuralların ortaklı şirketlerde ortaklarla birlikte yazılıp imzalanması ve profesyoneller tarafından uygulamaya konulmasının gerekliliğine de dikkat çekti.

İkinci neslin şirkete başlamadan önce başka firmalarda çalışmasını sağlamanın işin gelişimi için şart olduğunu vurgulayan Ömer Faruk Sezgin katılanlarının sorularını cevaplayarak eğitimi sonlandırdı.

SPONSORLARIMIZ