Tüm dünya olarak alışkanlıklarımızı kökten değiştiren bir salgınla karşı karşıyayız. Hayatımızın normal seyretmesine engel olan izolasyon süreci yaşantımızın her bölümüne nüfuz etmiş durumda. Bulaşıcı hastalığın olağan getirisi olarak işyerlerinde gerçekleştirdiğimiz faaliyetleri durdurduk ve evlerimize kapandık. Üretim faaliyeti gerektirmeyen işler evlerden yapılmaya devam etti ve bu süreç henüz noktalanmadı.
Salgın sürecinin ortaya çıkardığı genel resme bakıldığında en hızlı göze çarpan hususlardan birinin dijitalleşme ve bu kavram üzerinden yapılan açıklamalar olduğunu söylemek yanlış olmaz. İsteyerek veya istemeyerek de olsa dijitalleştiğimizi inkar edemeyecek durumdayız. Bu konuyla ilgili olumlu ve olumsuz değerlendirmeler mevcut. Peki dijitalleşmeyi nasıl açıklıyoruz?
Basit anlamda dijitalleşme bilgilerin dijital ortama aktarılmasıyla ifade ediliyor. Bir kitabın e-kitap olarak internet ortamına aktarılıp okunabilmesi diitalleşmenin en basit örneklerinden birisi. Gelişen iletişim teknolojileriyle birlikte son dönemde özellikle büyük şirketler dijitalleşmeyi iş modellerine yerleştirdiler. Açıkhava reklamcılığında da dijital bilgilendirme ekranı uygulamalarını yoğun bir şekilde alışveriş merkezlerinde, holding binalarında, plazalarda, toplu taşıma araçlarında, istasyon ve duraklarda görebiliyoruz. Yine dijital baskı teknikleri afiş basımından, akıllı ofis veya evlere kadar ifade edilebilecek geniş bir yelpazede kullanılıyor. Yani dijitalleşmenin her sektöre dokunan, her faaliyet alanında kendine farklı anlamlar kazandıran bir yönü bulunuyor.
Geleneksel iletişim yöntemlerinde daha çok interaktif olarak yüz yüze iletişim kurmayı tercih ediyorduk fakat Endüstri 4.0’ın yarattığı bilgi teknolojileri ağıyla birlikte internet üzerinden bilgi ile veri almak, sosyalleşmek veya iş yürütmek anlamında çok büyük yol katettik. Koronavirüs salgınıyla birlikte ise tamamen evlerimize hapsolarak internet, telefon, tablet, bilgisayarlarımızla baş başa kaldık. Satın alamadığımız dergi ya da kitapları dijital ortamda okumaya, ihtiyaçlarımız için e-ticaret sitelerini daha yoğun kullanmaya ve en çok da online görüşmeler için Zoom, Skype, FaceTime, Karel gibi platformları hayatımıza sokmaya başladık. Öyle ki Mart ayından itibaren E-dergi platform indirmeleri, e-ticaret site trafik verileri ve sosyal medya etkileşim oranları rekor seviyede arttı. Dijital dönüşümün etkisiyle konuşulan serbest çalışma, mobil çalışma, evden veya uzaktan çalışma gibi yeni ve esnek çalışma biçimleriyle yüzleştik ve benimsedik ya da benimsemek durumunda kaldık.
Koronavirüsle birlikte her şeyi dijitalleştirmenin önemli olduğu görüşü artıyor. Son gerçekleştirilen ve video konferans yöntemiyle bir araya gelinen G-20 zirvesinde de yapay zeka araştırmalarına yönelik yatırımlardaki artışın ve çeşitli bilgi işlem altyapılarının genişleyen kullanımının memnuniyetle karşılandığı belirtildi ve şirketler, kamu kurumları, okullar ve üniversitelerde temel dijital becerilerin geliştirilmesinin bundan sonra daha çok teşvik edileceği kaydedildi. Ulaşılan sonuca göre Post-covid dünyasında dijitalleşemeyenler rekabette 1-0 geride kalacak gibi görünüyor...