Sivil Toplum Kuruluşlarının Önemi


Sivil Toplum Kuruluşları, toplumsal sorumluluklarını gönüllü olarak üstlenen toplumun bireylerinden oluşmaktadır. Birliktelik gönüllülük esasına dayanır. Sivil toplum kuruluşlarının misyonu, dünyadaki hızlı gelişimlere uyum sağlayarak değişime öncülük etmektir. Bunun için de gerektiğinde toplumun duyarlılığını dile getirir, gerektiğinde de toplumsal ya da sektörel mücadelenin içinde olur.

Ülkemizde son yıllarda yoğun olmak üzere birçok sektörel, sosyal, kültürel ve yardımlaşma alanlarında faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşları kurulmakta, günlük yaşamdaki etkilerini gün geçtikçe daha çok hissettirmektedirler.

Avrupa Birliği uyum çalışmaları nedeniyle, Avrupa da olduğu gibi ülkemizde sivil toplum örgütlenmelerinin giderek daha güçlü bir konuma ulaştığı görülmektedir.

Toplumun kendiliğinden giriştiği demokratik örgütlenmeler olarak sivil toplum kuruluşları, çağdaş ve gelişmiş bir toplumun gereğidir.

Sivil toplum kuruluşları kamu ve özel sektörün arkasından ülkemizde etkin 3.sektör olarak anılmaktadır.

ARED, Açıkhava Reklamcılığı sektörünün gelişmesi ve mevcut sorunlarına karşı sektörel mücadele vermek amacıyla 2000 yılında İstanbul’da 29 gönüllü tarafından kurulmuştur.

ARED’in bu güne kadar yaptığı çalışmalar takdire şayan bir durumdadır. Yapılan çalışmaların sektörel yaşamdaki etkisi, çok genç bir dernek olmasına rağmen sektör tarafından her geçen gün daha fazla hissedilmektedir.

Çünkü ARED sivil toplum örgütü olarak, sektöre mesleki saygınlığını kazandırmada büyük bir rol üstlenmiştir. Dernek çatısı altında birbirinden farklı düşüncelere sahip, birbirine rakip olan firma temsilcilerini saygı çerçevesi içinde çeşitli organizasyonlarla bir araya getirmiş ve bilgilerini birbirleriyle paylaşacak, işbirliği yapacak bir düzeye çıkarmıştır. ARED değişimi bünyesinde yaşayan, gönüllü olarak, aktif çalışan dinamik bir üye yapısına sahiptir. Üyelerinin girişimciliği derneğimizi uluslararası platformda saygın bir noktaya taşımıştır.

ARED sektörümüze olumsuz etkileri olan, politik kişi ve kurumlara karşı dayanışmayı ve mücadele etmeye öncülük ederken, aynı zamanda dünyadaki ISA, EVL, FESPA gibi sektörel kuruluşlarla yapılan çeşitli projeler vasıtasıyla, çeşitli ülkelerdeki meslektaşlarıyla tanışma ve işbirliği yaparak, dayanışmayı, uluslararası teknik bilgi ve mesleki standartların oluşumuna da katkı koymaktadır.

Bu gün ülkemiz Açıkhava reklam sektörü, iki fuarı, aylık yayınlanan dört dergisi ve uluslar arası sektörü temsil eden bir derneğe sahiptir. Mesleğine saygısı olan, sorumluluk taşıyan her duyarlı kişi kendi sektör derneği çatısı altında örgütlenmelidir.

Artık hepimiz biliyoruz ki;

Müşteri profili değişmiştir.Her geçen gün istediğinden daha fazla istekte bulunan, karşımızda bilinçli, ne istediğini bilen reklam veren ve yatırımcılar vardır.

Ülkemizde çevresel duyarlılığın artması, her sektörün uluslararası standartlar bakımından şekillenmesi, içinde bulunduğumuz son yıllarda toplumunun özel sektörden beklentilerini arttırmıştır.

Bu yüzden sektörler değişime ayak uydurmak zorundadır.
Sektörün aktörleri firmalarımız özellikle her geçen gün artan rekabet ortamına ayak uydurmalıdır. Firmaların piyasada tutunabilmeleri için ; fiyat, kalite, hizmetin ön planda olması gerekiyor.Ancak son zamanda firmaların yaptığı işler değerlendirilerek, buna paralel itibarları da iş verme sırasında sorgulanmaya başlamıştır.
Bu önemli bir konudur.
Yaptığımız her işin arkasında olarak sorumluluk taşımalıyız. Konuştuğumuzu yapmalı,istenileni, istenilen zamanda ,istenilen şekilde teslim etmeliyiz.Bu bizim farklılığımız değil,iş prensiplerimiz arasında olmalıdır.

MAZERET DEĞİL ÇÖZÜMLER ÜRETMELİYİZ.
Sektör firmalarının fiyat, kalite, hizmet ve mesleki standartları yakalaması için yapılan çalışmalar ancak sektörel dernek çatısı altında toplanan, mesleki sorunlarına ortak çözüm üreten sektör mensupları tarafından yapılmaktadır.

Sektörün bir bölgede kalkınması gelişmesi, ancak sektör firmalarının konusunda uzmanlaşması ve farklılık yaratması ile mümkündür. Bunun için alternatif projelerin üretilmesi ve hayata geçirilmesi gerekmektedir.Eğer firmanı diğer firmalardan öne çıkaran özelliklerin yoksa ,farklılaşamamış isen her geçen gün gerilemek kaçınılmaz olacaktır.

Bu konuda ülkemizde hizmet üreten firmalar genelde yapısal değişimde, kurumlaşma da ve özellikle pazarlama ve iletişim konusunda sorunlar yaşanmaktadır.

Sektörü temsil eden firmaların top yekun kalkınması, sektörün kalkınması anlamına gelmektedir.

Yaşadığımız çağın gereklerini yerine getirmeliyiz.
Bunun için, her sektör farklı konularda uzmanlaşan, bu konuda birleşerek güçlenen, ortak yatırımla gelişen, verimliliğini artıran, hizmet anlayışını değiştiren bir yapıya dönüşmelidir.

Bunun olması için sektörel derneklerin projeler üretmesi, projelerin hayata geçirilmesi için her ortamda sesini duyurması gerekmektedir.

Bunun için sektörel sivil toplum kuruluşları,eşgüdüm içinde çalışmalıdır.Gerekirse bir platform oluşturmalıdır.

Bu platform yerel olarak şimdiye kadar ortaya atılan projelerin değerlendirmesini dikkate alarak, sektörlerin güçlü ve zayıf yönlerini, önündeki fırsatlarını ve sektörü tehdit eden unsurları belirleyerek,sektörün kalkınma stratejisi belirlenmelidir.

Bu yüzden sektörel olarak ortak projeler üretmeliyiz.

Toplumsal dayanışma sağlanırsa, bölgelerin kendi iç ekonomik dinamikleri ile tabandan-tavana kalkınma modeli ile ilgili projelerin güzel örneklerini görebiliriz.

Sivil toplum örgütleri bir kentin kalkınmasında yerel dinamiklerin harekete geçirilmesini ve devlet, üniversite ve diğer yerel organizasyonlarla birlikte işbirliği içinde olmalıdır.

Bu ortak çabanın içinde olmalıyız. Sorumluluk bilincinde, duyarlı olan, herkes kendi sektörel derneği başta olmak üzere diğer sivil toplum kuruluşlarına üye olarak toplumsal değişimin içinde görev almalıdır.
Artık bende varım demelisiniz.

Birol FEDAİ / Outdoor & Sign – Eylül 2006
ARED Yönetim Kurulu Üyesi
bfedai@sistemprint.com